Page 154 - Sanat Tarihi -12
P. 154
4. AVRUPA SANATI
ÜNİTE
Ekspresyonizm (Dışa Vurumculuk)
20. yüzyıl başlarında Almanya’da doğan ve savaş yıllarında gelişip
diğer ülkelere de yayılan ekspresyonizm, bunalımda olan Avrupa’nın yeni
arayışlarından biridir. Özellikle resim ve plastik sanatlarda uygulanmıştır.
Ana düşünce olarak, tabiatın insan ruhuna göre anlatımını savunur. Bu
yüzden insan ruhu birinci, tabiat ise ikinci plandadır. Onlara göre resim,
duyguların dışa vurması için bir vasıta, insanın ruh hâlini anlatan bir sanat-
tır. Van Gogh’un duygusal dışa vurumlarının gözlendiği bazı resimleri
ekspresyonizme örnek olmuştur.
Ekspresyonistlerde önemli olan, çevrelerindeki olayların ve nesnelerin
arkasındaki görünmeyen gizemlerdir. Ekspresyonist sanatçı, çağının
psikolojik, politik, moral ve dinsel sorunlarını, insanın yaşam dramını,
kendini hiçbir teknik ve estetik kurala bağlı saymaksızın dile getirme çaba-
Görsel 4.65 sındadır. Önemli temsilcileri; Oskar Kokoschka (1886-1980), Ferdinand
Çığlık, Edvard Munch
Hodler (1853-1918), James Ensor (1860-1949), Edvard Munch’tur
(1863-1944).
Edvard Munch, bağımsız dışa vurumculardandır. Munch’un resimlerin-
de ölüm, değişmez bir konudur. Resimlerinde, gizemli güçlerle dolu doğa
görünümleri, karanlık etkilerle dolu yoğrulmuş insanlar, korku, nefret,
kıskançlık, yalnızlık ve ölüm gibi konuları işlemiştir. Ruhsal durumları
saptamaya içten bir eğilim göstermiştir. Dışa vurumcu biçimlemeyi ağaç
baskılarıyla da başarmıştır. Önemli eserleri; Çığlık (Görsel 4.65), Karl
Johan’da Akşam, Kırmızı ve Beyaz (Görsel 4.66), Gün Sonu’dur.
Soyut Sanat
Görsel 4.66
Kırmızı ve Beyaz, Edvard Munch
Soyut anlatım 20. yüzyıl modernizminin başlıca ifade biçimi olmuştur.
İzlenimcilerden başlayarak gelişen soyutlama eğilimi, sanatçıların görünen
dünyanın gerçekliğinden aşama aşama kopuşunu beraberinde getirmiştir.
Bir resmin soyut olabilmesi için doğa gerçeği ile tüm ilişkilerini kesmiş
olması şarttır. Uygulama alanı resim sanatıyla beraber heykeltıraşlık,
mimarlık, süsleme, dekor ve kostüm gibi sanatları da etkilemiştir. Günlük
eşyaların biçim ve renkleri bile soyut sanatın etkisi altında kalmıştır.
Wassily Kandinsky (1866-1944), soyut ifadenin yolunu açan ilk sanatçı
olarak değerlendirilir. Sanatı ve doğayı birbirinden ayıran Kandinsky,
sanatın da doğa gibi kendine özgü bir gerçekliği olduğuna inanmıştır. Eser-
lerinden bazıları; Küçük Lezzetler, Kompozisyon VI, Bavyera’da Sonba-
har (Görsel 4.67), Doğaçlama 26’dır. Kazimir Maleviç (1879-1935) ve Paul
Klee (1879-1940) soyut sanatın diğer önemli sanatçılarındandır.
Görsel 4.67
Bavyera’da Sonbahar, Wassily Kandinsky
154