Page 20 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 2.Ünite
P. 20

2.  ÜNİTE






               Peygamber’imiz bunun üzerine Hazreti Ali’nin gözlerine sürdüğü ilaçla onu iyi ederek sancağı eline verir. Hazreti
               Ali bunun üzerine tek başına gittiği Hayber Kalesi komutanına İslam’a çağrı yapar ancak olumsuz yanıt alınca sa-
               vaşmaya başlar.


                  Aşağıda Peygamber’imizin Hazreti Ali’yi çağırtıp gözlerini iyileştirmesi ve Hazreti Ali’nin tek başı-
               na Hayber Kalesi’ne gidişini anlatan bölümü okuyacaksınız.
                  O sırada Hz. Muhammed, Selman’ı yanına çağırarak:
                  “Git, bana Ali’yi getir!” emrini verdi.
                  Selman doğruca Ali’nin çadırına giderek kendisine Peygamber Efendimiz’in emrini bildirdi ve gözleri
               bağlı olduğu için etrafını göremeyen Hazreti Ali’yi elinden tutarak Hazreti Muhammed’in huzuruna ge-
               tirdi.
                  Peygamber Efendimiz:
                  “Ya Ali, yanıma gel!” dedikten sonra, başını dizine koyup gözlerinin ağrısının geçmesi için Allah’a dua
               etti.
                  Hazreti Muhammed’in güzel dualarının ve kullandığı bu ilâcın etkisiyle, Ali’nin gözleri hemen iyileşti
               ve çevresini görmeye başladı. Böylece günlerden beri çadırından çıkamamasına neden olan rahatsızlığın-
               dan iz kalmadı.
                  Ali’nin sağlığına kavuşması, tüm dostlarını sevindirmişti. Peygamber’imiz ayağa kalktı; üzerinde taşı-
               dığı silâhları ve kutsal sancağı Ali’nin eline vererek:
                  “Ya Ali! Hayber’in alınması seninle gerçekleşecektir. Haydi, göreyim seni!” dedi.
                  Hazreti Ali, Zülfikâr’ını beline kuşanarak ve sancağı da sağ eline alarak atına bindi. Hızla Hayber Ka-
               lesi’ne doğru at sürmeye başladı.
                  Ali, Peygamber’in emrini bir an önce yerine getirmek için, askerin harekete geçmesini bile bekleme-
               yerek tek başına yola çıkmıştı. Ordu safları arasında kahramanlığı dillerde destan olan İmam Ali’nin bu
               hareketi, askerlerin savaş isteğini sanki ateşlemişti. Fakat onun ne yapacağını kimse kestiremiyordu.
                  Hayber Yahudileri, uzaktan tanımadıkları birinin belinde kılıcı, at üstünde dolu dizgin kendilerine doğ-
               ru yaklaştığını görünce, şaşkınlık içinde kaldılar.
                  Yirmi bin kişilik ordunun, ele geçirme konusunda çaresiz kaldığı bir kaleyi, acaba bu atlı adam tek
               başına ele geçirme sevdasına mı düşmüştü? Yahudiler, buna fazla bir olasılık vermemekle beraber, onun
               barış istemek için gelmediğini anlamakta gecikmediler. Fakat Hayber’in savunma düzenine o derece gü-
               veniyorlardı ki; tek atlı değil, on binlerce kişi bile hep birden saldırmış olsa, kalenin bir taşını bile yerinden
               sökemeyeceği konusunda hiç şüpheleri yoktu.
                  Hayber’in ileri gelenlerinden Anter, hızla kaleye gelen bu atlıyı yanındakilere göstererek:
                  “Acaba bu da kim?” diye sordu.
                  Yahudilerden biri:
                  “Divanenin biri olmalı! Yoksa bu gülünç harekete kalkışmazdı!” cevabını verdi.
                  (…)
                  Kalenin burcu üzerinden, kim olduğu bilinmeyen bu atlının hareketlerini izlemekte olan Anter, bir ara
               kendini tutamayarak önce:
                  “Sen kimsin ve ne cesaretle buraya gelebildin?” diye haykırdı ve sonra da; “Muhammed’in askeri ara-
               sında mısın yoksa bir yabancı mısın?” diye sordu.
                  İmam Ali, Anter’e bulunduğu yerden şu cevabı verdi:
                  “Evet! Çok doğru bildin. Ben, Muhammed’in askeriyim ve Muhammed’in emriyle kalenizi ele geçirme-
               ye geliyorum!”
                  Anter:
                  “Kaleyi zorla alamayacağınızı anlamış olmalısınız! Öyleyse, bizi hile yolu ile mi yenmeyi düşünüyor-
               sunuz?” diye bağırdı.
                  Hazreti Ali:
                  “Hayır! Sizi aldatmak aklımdan bile geçmedi. Ben bu kaleyi sizin elinizden zorla alacağım!” dedi.





           52
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25