Page 30 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 - Ünite 3
P. 30
3 ÜNİTE
BİLGİNİZ OLSUN
Aşağıda Arif Nihat Asya’nın, Bayrak şiirini nasıl yazdığıyla ilgili yaptığı açıklamayı okuyacaksınız.
“Bayrak şiirimi 35 yaşımdayken yazdım. Adana Erkek Li-
sesi’nde edebiyat öğretmeniydim. Hatay, Gazi’nin gayretiyle
Türkiye’ye bağlanmıştı. O konudaki çalışmaları, 1938 yılında
başlamış, 1939 yılında neticeye ulaşılmıştı. Türkiye, yeni bir
sevinç içindeydi. Bu sevinci, Adana da büyük coşkunluklar-
la yaşıyordu. Adana’nın Fransız işgalinden kurtuluşu bildiğin
gibi, 5 Ocak 1922’dir.
Bu bakımdan, her sene, 5 Ocak gününde Adana’da, büyük
şenlikler yapılır. Adeta yer yerinden oynar. Şimdi de öyle mi-
dir bilmiyorum? Şehrin bir Saat Kulesi var; bir de Ulu Camii
minaresi. İşte o saat kulesiyle Ulu Cami minaresi arasına,
her senenin 5 Ocak kutlamalarında, kocaman bir bayrak ası-
lır. Bayrak diyorsam, öyle böyle bir bayrak değil. On beş izci-
nin kolları üzerinde taşınan bir bayrak. Vay babam vay. İzci-
ler beşer beşer yüz yüze duruyorlar. Ellerini karşılıklı olarak
birbirlerine uzatıp kenetliyorlar. Sonra, kollarının üzerine o
kocaman bayrak yerleştiriliyor. İzciler, usul usul yürüyerek
merasim yerine geliyorlar. Bayrak, orada, merasimle yerine
çekiliyor. Yani Saat Kulesi’yle Ulu Cami minaresinin arasına
bir güneş gibi doğuyor.
Hatay Türkiye’ye bağlandığı için 1940 yılının 5 Ocak kutla-
masının daha bir güzel, daha bir heyecanlı olması isteniyor-
du. O bakımından Adana Maarif Müdürlüğünden bizim lise
müdürlüğümüze bir yazı geldi. Mealen deniyordu ki: “5 Ocak
Adana Büyük Saat Kulesi
kutlamasında, Saat Kulesi’yle Ulu Cami arasına Adana’nın ta-
rihi bayrağı çekilirken, o güne uygun bir şiirin de, liseniz öğrencilerinden biri tarafından okunma-
sı uygun görülmüştür. Gereğini rica ederim. Maarif müdürü falan filan!” Lise müdürü bu konuda
beni vazifelendirdi. Ben de, öğrencilerim arasından üç-dört kişi seçtim.
—Gidin kütüphanelerde araştırın. 5 Ocak kutlamalarına uygun güzel bir şiir bulun. Pek duyul-
mamış bir şiir olsun. Meşhurların da kitaplarını karıştırın; adı pek duyulmamış şairlerin de!
Çocuklar gittiler. Birkaç gün sonra geldiler.
—Efendim bulamadık! dediler.
—Bulamadık! Olur mu diye öfkelendim. Gidin, gözünüzü dört açarak bir daha araştırın dedim.
Çocuklar çıkıp gittiler. Üç-dört gün sonra, elleri yine boş geldiler. E peki ne olacak? Kendi kendi-
me dedim ki, “Arif bu şiiri sen yazacaksın!” Bir gün sonra da 5 Ocak! Adana’da Ocak Mahallesi’nde
oturuyordum. O zamanlar, bugünkü gibi evlerde, günün her saatinde elektrik yok. Geceleri petrol
lambası yakıyoruz. El-ayak ortalıktan çekilince, petrol lambasının yorgun ışığı altında, bayrağımı-
za sığınarak, bayrağımıza sarınarak kalemi elime aldım. Şafak sökerken, Bayrak şiiri hazırdı. O
gece, şiiri nasıl yazdımsa, öylece kaldı. Yani üzerinde ikinci bir defa oynamadım.
Sabahleyin liseye gidince; “Bana Aydın Gün’ü çağırın” dedim. Aydın Gün, bugün bizim Opera ve
Bale Genel Müdürümüz olan Aydın Gün’dür. Aydın Gün çıkıp geldi. Şiiri eline uzattım.
—Şunu oku bakayım! dedim. Okudu. Güzel şiir okuyan öğrencilerimdendi. Bayrak şiirini ona
bir daha bir daha okuttum. Mükemmel okuyordu. Benim Bayrak şiirimi 5 Ocak kutlamalarında ilk
defa Aydın Gün okudu ve alkışlandı.”
Yavuz Bülent BÂKİLER, Arif Nihat Asya İhtişamı
100