Page 7 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | 1.Ünite
P. 7

Giriş




                                             EDEBİYATIN BİLİMLE İLİŞKİSİ

                                     Edebiyatla bilim arasında çeşitli düzeylerde ilişki söz konusudur. Bu ilişkinin
                    2. Metin      temel nedenleri edebiyatın insana ait hiçbir şeye kayıtsız kalmaması ve dilin
                                  hem edebiyatın hem de bilimin ortak ögesi olmasıdır. Edebî bir metinde yazar,
                                  temel konusu olan insanı anlatırken psikoloji, sosyoloji, tarih, coğrafya gibi sos-
                                  yal bilimlerden yararlandığı gibi deneysel bilimlerden de yararlanabilir.
                                     İnsanı her yönüyle anlatmayı amaçlayan edebiyat; öykü, roman, tiyatro gibi
                                  türlerde kimi zaman insan ruhunu derinlemesine tahlile girişir. Bu durumda
               edebiyat psikoloji bilimiyle ilişki içindedir. Bazı edebî eserler, insanın varlık nedenini ve amacını sor-
               gularken felsefeden yararlanır. Tarihî bir olayı konu edinen edebî eserler de hiç kuşkusuz tarih bili-
               minden yararlanır. Edebiyatla diğer bilim dalları arasında da çeşitli düzey ve niteliklerde farklı ilişkiler
               elbette kurulabilir.

                  Edebiyatla bilim arasındaki ilişki üzerinde durulurken, edebiyatın bilimle bağını hiçbir zaman ko-
               parmaması gerektiği unutulmamalıdır. Bu durum gerçeküstü, fantastik özellikler taşıyan edebî eser-
               ler için de geçerlidir. Edebiyat, bilimle ve gerçekle bağını keserse inandırıcılığını, dolayısıyla varlık
               nedeni olan insanı, hayatı anlatma amacını da kaybeder. Bu bağlamda Osman Türkay, “İnsanbilim
               Açısından Edebiyat, Eleştiri ve Anlambilim” adlı yazısında şöyle diyor:
                  “Sınıflandırma çeşitli kültürlerin başta gelen amaçlarından biridir. Çağımızda, Batı kültürü, sanat-
               larla bilimleri sınıflandırmak, aralarına sınırlar çizmek için hayli çaba göstermektedir. Bu arada bilim
               ile edebiyat çatalı üzerinde durmaktadır. Ama ne kadar tuhaftır ki bu iki insan çabasını birbirinden
               ayırmak için yapılan her girişim, onları ayırmaktan çok, birleştirmek yönünde gelişmektedir.

                  Edebiyat, bilimin tüm ikincil özelliklerine sahiptir: İçeriği, hele toplumsal ve insancıl bilimlerin içe-
               riğinin hemen hemen aynıdır. Hiçbir bilimsel konu yoktur ki edebiyatın bir düzeyinde ya da başka bir
               düzeyinde işlenmemiş olsun. Edebî yapıtın dünyası birdir, toptandır. Bu dünyada toplumsal, ruhbi-
               limsel, tarihsel bilgilerin bir yeri vardır. Böylelikle edebiyat geniş bir evrensel birlik içindedir. Bilim gibi
               edebiyatın da edebî araştırmaların da yöntemi vardır.
                  Yalnız şu da unutulmamalıdır ki bilimde dil yalnız bir araçtır. Bu araç bilimsel yapıtın yapısında
               varlığını duyurmayacak, göstermeyecek biçimde saydamlaşır. Öte yandan dil, edebiyatın varlığı,
               edebiyatın hamurudur ve biçim kurmak kaygısındadır (...). Bununla birlikte Fransız yazarı Raymond
               Queneau, son yıllarda bilimin tüm insancıl bilimleri birleştirme yönünde geliştiğini, bundan dolayı
                                                   edebiyatçıların bütün bu yeni buluşlardan yakalarını kurtara-
                                                   mayacaklarını, gelecekte sayıların belagatine asılmak zorun-
                                                   da kalacaklarını söylüyor.”
                                                     Edebiyatla bilim etkileşim içinde varlıklarını sürdürür. Ya-
                                                   zar bilimlere ait olguları, ilkeleri edebiyatın kuralları ve este-
                                                   tik kalıpları içinde araç olarak kullanır. Edebî eserler, bilimsel
                                                   çalışmalara ilham kaynağı olabilir. Edebî eserden hareketle
                                                   bilim insanları yeni buluşlar gerçekleştirebilir. Jules Verne’in
                                                   (Jul Vern) insanoğlunun Ay’a henüz gitmediği bir dönemde
                                                   yazdığı Ay’a Seyahat adlı romanı, edebiyatın bilime kaynaklık
                                                   etmesinin bir örneğidir. Öte yandan bilim de edebiyata kay-
                                                   naklık edebilir. Örneğin Kemal  Tahir’in Osmanlı Devleti’nin
                                                   kuruluşunu anlattığı Devlet Ana romanına tarih bilimi kaynak-
                                                   lık etmiştir. Nermi Uygur, bilimin edebiyata kaynaklık etmesi-
                                                   ne ilişkin olarak Edebiyatta Bilgi adlı yazısında şunları söylüyor:





                                                                                                               19
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12