Page 21 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | 2.Ünite
P. 21
Hikâye
MEMURUN ÖLÜMÜ
Güzel bir akşam vaktiydi. Yazı işlerinde memurluk yapan İvan Dimitriç Çerviakov tiyatroda ön-
den ikinci sıradaki bir koltuğa oturmuştu. Dürbünle, Kornevil’in Çanları adlı oyunu izliyordu. Adamın
oturuşuna bakılırsa mutluluğun doruklarında olmalıydı. Derken, birdenbire dürbününü gözünden
indirdi, öne eğildi ve hapşu!
Aksırmak hiçbir yerde, hiç kimseye yasaklanmamıştır. Köylüler de aksırır, emniyet müdürleri de,
hatta müsteşarlar da. Yeryüzünde aksırmayan insan yok gibidir. Çerviakov hiç utanmadı, mendiliyle
ağzını, burnunu sildi.
Kibar bir insan olduğu için, birilerini rahatsız edip etmediğini anlamak amacıyla çevresine bakındı.
İşte o zaman utanılacak bir durum olduğu ortaya çıktı. Tam önünde, birinci sırada oturan yaşlı bir
adam bir yandan başının dazlağını ve boynunu mendiliyle çabuk çabuk siliyor, bir yandan da ho-
murdanıyordu. Çerviakov, Ulaştırma Bakanlığı’nda görevli sivil generallerden Brizjalov’u tanımakta
gecikmedi.
“Tüh, adamın üstünü kirlettim! Benim amirim değil, ama ne fark eder? Bu yaptığım çok ayıp, ken-
disinden özür dilemeliyim,” diye düşündü. Birkaç kez hafifçe öksürdü, gövdesini biraz ileri verdi, Ge-
neralin kulağına eğilerek, “Bağışlayın beyefendi,” diye fısıldadı. “İstemeyerek oldu. Üzerinize aksırdım.”
“Zararı yok, zararı yok...”
“Affınıza sığınıyorum efendim. Lütfen hoş görün bu davranışımı. Ben... Ben böyle olmasını iste-
mezdim.”
“Oturun lütfen! Rahat bırakın da oyunu izleyelim.”
Çerviakov utandı, alık alık sırıttı. Sonra da sahneye bakmaya başladı. Oyunu tüm dikkatiyle izliyor,
ama artık oyundan zevk almıyordu. İçini bir kurt kemirmeye başlamıştı. Perde arasında Brizjalov’un
yanına sokuldu. Yanından şöyle bir yürüdü, çekingenliğini yenerek, “Efendim, üstünüzü... Şey... Bağış-
layın! Oysa ben… Böyle olmasını istemezdim..”
General öfkelenerek, “Yeter artık! Ben onu çoktan unuttum, oysa siz...”
Çerviakov General’e kuşkuyla bakarak, “Unutmuş! Ama gözleri sinsi sinsi parlıyor, benimle
konuşmak bile istemiyor! Aksırmanın çok doğal bir şey olduğunu söylemeliydim ona. Yoksa kasten
tükürdüğümü sanabilir. Şimdi değilse bile sonradan böyle gelir aklına. Oysa hiç istemeden oldu,” diye
düşündü.
Çerviakov eve gelir gelmez, yaptığı kabalığı karısına anlattı. Ancak karısı, görünüşe bakılırsa bu işe
gereken önemi vermemişti. Başlangıçta biraz korktuysa da generalin başka bir bakanlıktan olduğunu
öğrenince pek umursamadı.
“Yine de gidip özür dilesen iyi olur,” dedi. “Toplumda nasıl davranılacağını bilmediğini zannedebi-
lir.”
“Ben de bunun için çabaladım durdum. Ondan birkaç kez özür diledim. Ama o çok tuhaf davrandı,
beni yatıştıracak tek söz söylemedi. Hoş, konuşacak pek vakti de yoktu ya...”
Ertesi sabah Çerviakov güzelce tıraş oldu, yeni üniformasını giydi. Brizjalov’u makamında gör-
meye gitti. Kabul odasına girdiğinde onun orada toplanan ve istekleri olan birçok kişiyi dinlediğini
gördü. General önce gelenlerle konuşuyor, onların isteklerini dinliyordu. Sıra Çerviakov’a gelince Ge-
neral gözlerini ona çevirdi ve dinlemeye başladı.
59