Page 116 - Uluslararası İlişkiler
P. 116
ÜNİTE
7 TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI
A. TÜRK DIŞ POLİTİKASININ TEMEL İLKELERİ
HAZIRLIK ÇALIŞMASI
1. Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh.” prensibi, Türk dış politikasını nasıl etkilemiştir?
ANAHTAR SÖZCÜKLER
akılcılık, bağımsızlık, barışçılık, çağdaşlık, gerçekçilik, jeopolitik konum, strateji
İstiklal savaşı’nın kazanılması ve
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulması ETKİNLİK
aşamalarında Mustafa Kemal Atatürk’ün
uygulamalarını esas alarak oluşturulan Atatürk’ün dış politikayla ilgili sözlerini konu alan bir
Türk dış politikası “Yurtta sulh, cihanda pano hazırlayınız, bu sözlerle ilgili düşüncelerinizi ar-
sulh.” ilkesi doğrultusunda, barışçı, ger- kadaşlarınızla paylaşınız.
çekçi ve tutarlı bir yol izlemiştir. Türkiye
Cumhuriyeti demokratik yönetimini, çağ-
daş değerlerini geleneksel kimliğiyle bir-
leştiren yapısı ve canlı ekonomisiyle kendi
bölgesinde güvenlik ve istikrar üreten bir
dış politika yürütmektedir.
Türk dış politikası, barışı ve refahı
geliştirerek iş birliğine dayalı, istikrarlı ve
beşerî kalkınmayı sağlayacak bir düzenin
kurulmasını amaçlar. Bu doğrultuda şekil-
lenen Türk dış politikasının temel ilkeleri
şöyle sıralanabilir:
Gerçekçilik
Türk dış politikasında gerçekçilik,
millî sınırlar içinde kalmak ve gerçekleşti-
rilmesi mümkün olmayan hayallerin peşin-
de koşmamaktır. Atatürk, Türk dış politika- Görsel 7.2 Atatürk Ankara’ya gelen eski Afgan Kralı
sının gerçekçilik anlayışını şu sözleriyle Amanullah Han ile Gazi Orman Çiftliğinde, 1930
ifade etmiştir: “Büyük hayaller peşinde ko-
şan, yapamayacağımız şeyleri yapar görünen sahtekâr insanlardan değiliz. Haddimizi bilelim. Biz hayat
ve istiklalini isteyen milletiz. Yalnız ve ancak bunun için hayatımızı ibzal (feda) ederiz.”
Bağımsızlık
Tam bağımsızlık, yalnız siyasi alanda değil, her alanda gerçekleştirildiği takdirde başarıya ula-
şır. Türk dış politikasında sadece Millî Mücadele Dönemi’nde değil Lozan Antlaşması’ndan sonraki dö-
nemde de tam bağımsızlığa gölge düşürebilecek her konuda ilkeli davranılmıştır. Atatürk’ün şu sözleri
bağımsızlığın ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır: “Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şeref i bir
millet olarak yaşamasıdır. Bu esas, ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olunabilir. Ne kadar
zengin ve müreffeh olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak
olmak mevkiinden daha yüksek bir muameleye layık olamaz.”
Barışçılık
Türkiye Cumhuriyeti, bölgesel bir güç olarak bölgesindeki güçler dengesini korumaya çalışmış
(Görsel 7.2), ana vatan toprakları dışında başka topraklar üstünde hak talep etmemiştir. Ancak “Yurtta
sulh, cihanda sulh.” sözleriyle özetlenen Türk dış politikasında asla teslimiyetçi ve pasif bir tutum izlen-
memiştir. Gerektiğinde adil bir barış için savaşı göze almaktan kaçınılmamıştır. Atatürk, “Harp zaruri ve
hayati olmalı... Öldüreceğiz diyenlere ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye
uğramadıkça harp bir cinayettir.” sözleriyle savaşın ancak zorunlu durumlarda meşru sayılabileceğini
vurgulamıştır.
116