Page 46 - Uluslararası İlişkiler
P. 46

ÜNİTE
         3     ULUSLARARASI İLİŞKİLERİN TARİHSEL GELİŞİMİ

                     Avrupa kıtasında yaşanan bu tarihî dönü-                 Bilgi Kutusu
               şüm sonucunda modern devletin kurucu ideolo-
               jisi olan “ulusçuluk” düşüncesi doğmuş, ulusun        SÖMÜRGECİLİĞİN GELİŞMESİNDE
               üzerinde  yaşadığı  toprak  ise  “vatan”a  dönüş-        ROL OYNAYAN FAKTÖRLER
               müştür.  Böylece  1648’de  temeli  atılan  devlet,   Tarihte  sömürge  kurmak,  büyük  toprak  kazanmak,
               evrimini tamamlayarak “ulus devlet” hâline gel-  büyük  devlet  olmak  için  gerekli  sayılmaktaydı.  Bu
               miştir. Siyasal alanda ortaya çıkan bu yeni dü-  nedenle  sürdürülen  sömürgecilik  faaliyetleri  bazen
                                                              dini, bazen askeri ve stratejik sebeplere de dayan-
               şünceler,  Napolyon  ordularının  Avrupa’da  bir   mışt r.  Esas  olarak  sömürgecilikte  ekonomik  ve  si-
               uçtan bir uca ilerlemesiyle yayılmış ve sonuçta   yasal  faktörler rol oynamaktadır. 1870’lerden sonra
               birçok devletin ortaya çıkmasına neden olmuş-  endüstrinin  gelişmesi  başlıca  ekonomik  faktör  ola-
               tur. XIX. yüzyıl boyunca devam eden bu süreç   rak  görülmüştür.  Endüstri  gelişt kçe  üret m  artmış,
               sonunda bütün Avrupa, ulus devletlerden oluşan   üret m  art  kça  endüstri  ülkelerinin  kendi  nüfusları
               bir kıta görünümünü almıştır.                  bu üret mi tüketemez olmuşlardır. Ortaya çıkan bu
                     Ulus  devlet  olgusunun  pekişmesinin  ar-  üret m fazlasını dağıtacak alanlar aramaya başlamış-
               dından dünya, Avrupa merkezli uluslararası iliş-  lardır. Ayrıca Avrupa’nın sınırlı ham madde kaynağı
               kilerin varsayımsal ilkelerine göre şekillenmiştir.   karşısında yeni ham madde kaynakları, ham madde
               Bu  ilkeler  bir  yönüyle  Vestfalya  Barışı’nın  dev-  sağlayacak topraklar elde etme zorunluluğunu orta-
               letçi düşüncelerine; diğer yönüyle ise ulusçuluk   ya çıkarmışt r.
               ideolojisine  dayanmaktadır.  Devletçi  ve  ulusçu   19.  yüzyıldan  günümüze kadar etkisini devem et  -
               ideolojiden beslenen bu anlayışa göre;         ren sömürgecilik ise tamamen ekonomik faktörlere
                       Her  toplum  uluslaşmalı  ve  her  birey   dayanmaktadır. 19. yüzyılda sömürgeciliğin iki akt f
                        kendini bir ulusla özdeşleştirmelidir.   alanı, Afrika ile Uzak Doğu olmuştur. Orta ve Güney
                       Her ulusun bir devleti ve her devletin   Amerika, yani Lat n Amerika, Amerika Birleşik Dev-
                                                              letlerinin nüfuzu alt na girmişt r.
                        bir ulusu olmalıdır.
                       Her devletin, üzerinde mutlak egemen   Günümüzde  sömürgecilik  deyimi  son  yıllarda  kul-
                        olacağı kesin sınırlara sahip bir ülkesi   lanılmaz  olmuştur.  Sebebi  ise,  dünyadaki  sömürge
                        olmalıdır.                            alanlarının  pek  az  olmasıdır.  Bugün  “Sömürgecilik”
                     Tarihin  bu  döneminde  Avrupa  kıtasında   yerine “emperyalizm” deyimi kullanılmaktadır.  Em-
               şekillenen ulus devlet modeli zamanla diğer ül-  peryalizm: Bir devlet n diğer bir devlet üzerinde, ister
                                                              maddi, ister manevi bir kontrol, nüfuz kurması veya
               keler tarafından da benimsenmiş ve XX. yüzyıl-  bir üstünlük sağlaması demekt r.
               dan itibaren en yaygın devlet türü olmuştur.
                                                              Prof.  Dr.  Fahir  Armaoğlu,  20.  Yüzyılın  Siyasi  Tarihi
                                                              (1914-1980), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. An-
                     3. Batı Merkezli Dünyanın İnşası         kara 1984, s.45 (Özetlenmişt r.)
                     Avrupa  merkezli  sistemin  genişlemesi,
               dünyanın Batı’nın kontrolü altına girmesine ne-
               den  olmuş,  böylece  Batı,  dünya  politikasının
               merkezi  ve  belirleyicisi  olmuştur.  Bu  yayılma,
               askerî işgal ve ekonomik sömürü (Görsel 3.14)
               içermesine karşın uygarlık, kalkınma ve ilerleme
               adına gerçekleştirilmiştir.
                     Vestfalya  Barışı  ile  kurulan  uluslararası
               sistem, Batılılar arasında eşit ve yatay bir ilişkiye
               yol açarken Batı ile diğerleri arasında hiyerarşik
               ve dikey bir ilişki doğurmuştur.  Batı dünyası Mo-
               dern Dönem’de de dış dünya ile ilişkilerini, mo-
               dern öncesi dönemdeki “uygar-barbar” ayrımına
               benzer bir biçimde “Batılı ve Batılı olmayan” ay-
               rımı temelinde kurmuştur.

                     4. Soğuk Savaş Dönemi
                     Soğuk Savaş iki süper güç olan ABD ön-
               derliğindeki  Batı  Bloku  ile  Sovyetler  Birliği’nin
               önderliğindeki  Doğu  Bloku  ülkeleri  arasında
                                                             Görsel  3.14  Avrupa  devletleri,  XVI.  yüzyılda  dünyanın
               1947’den  1991’e  kadar  devam  etmiş  olan  ger-  %7’sini  denetim  altında  tutarlarken  bu  oran,  XIX.  yüz-
               ginlik,  siyasi,  psikolojik,  ekonomik,  bilimsel  ve   yılda %35’e; 1914’te ise %84’e çıkmıştır. Birinci Dünya
                                                             Savaşı’ndan sonra ise bu oran %90’a ulaşmıştır.

                                                           46
   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51