Page 20 - Felsefe 11 | 5.Ünite
P. 20

5. ÜNİTE






                  Hilmi Ziya ÜLKEN
                  Hilmi Ziya Ülken, İstanbul'da doğmuştur (Görsel 5.10). İstanbul
               Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinden mezun olduktan sonra
               Türk düşünce tarihi üzerine çalışmalar yapmıştır. Mustafa Kemal
               Atatürk  tarafından  araştırma  yapması  için  Almanya'ya  gönderil-
               miştir. Yurda dönüş yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat
               Fakültesi Türk Düşünce Tarihi kürsüsüne doçent olarak atanmış;
               yapmış  olduğu  çalışmalar  sonucunda  felsefe,  sosyoloji  ve  sanat
               profesörü, son olarak da ordinaryüs profesör olmuştur.
                  Varlık alanında yapmış olduğu çalışmalarıyla felsefede öne çık-  Görsel 5.10: Hilmi Ziya Ülken
               mıştır. Hilmi Ziya Ülken’in bilgi ve değerler alanına yönelik görüş-
               leri de varlık görüşleri çerçevesinde oluşur. O, Aristoteles’in metafiziği tanımladığı gibi felsefeyi ilk bilim
               olarak tanımlar. Felsefe, ona göre olgu alanına yönelik derinlemesine bir araştırmadır ve kesin olan ilk
               bilimdir. Felsefenin dogmatik düşüncelerden arınarak hakikate yönelmesi gerektiğini belirtir. Bu durumun
               felsefeye sistem kazandıracağını söyler.
                  Hilmi Ziya Ülken’e göre akıl, felsefenin; mantık da düşünmenin aracıdır. Felsefe, aklı ve mantığı aklın
               sınırlarını aşan konularda kullanır. Ancak fenomenoloji içinde yöntem kazanan mantığın felsefeye yararlı
               olacağı görüşündedir. Fenomenolojinin paranteze alma yöntemini benimseyen Hilmi Ziya Ülken, bilgiye
               mantıkla ulaşılabileceğini belirtir.
                  Klasik mantıkla modern mantığın farklarını vurgulayan Hilmi Ziya Ülken, varlıkla mantık arasındaki
               ilişkiyi de analiz etmiştir. Mantık yoluyla varlığa ait ilke ve kurallar direkt olarak çıkarılamayacağı için
               mantıkçı pozitivistlerle aynı fikirdedir.
                  Hilmi Ziya Ülken’e göre iki tür varlık vardır: sonlu ve sonsuz varlık. Sonlu varlık olan insanın sonsuz
               varlık hakkında bilgisinin olamayacağını ve sonlu varlığın sonsuz varlığı yaşamasının imkânsız olduğunu
               belirtir. Sonlu varlığın ancak akıl ve mantık aracılığıyla sonsuz varlığı düşünebileceğini bunlara ek olarak
               da sezgiyle onun hissedebileceğini ileri sürer. İrade özgürlüğünün ve başkalarına karşı sorumlu olmanın
               temelini Allah’a karşı sorumlu olmada gören Hilmi Ziya Ülken, insanın özgür olmasını onun sonlu varlığı
               düşünebilmesine bağlar. Kendi benine ulaşmasının iç dünyasına yönelimle olduğunu ve bu dünyayı kuran
               insanın da insanlık adına tüm değerleri üretebileceğini belirtir.
                  Hilmi Ziya Ülken, tarih sahnesinde yerini almış filozofların tartışmaları üzerine getirdiği açıklamalarla
               kendi felsefesini kurmuştur. Türk ve İslam düşüncesi üzerine eğilmiş ve mantık bilimini bu alanlar üze-
               rinde yapılan tartışmalarda kullanmıştır. Çağdaş düşünce eserlerinin okunması ve inançla içeriklerinin
               değerlendirilmesi gerektiği görüşündedir.
                  Akademik çalışmalarının yanında çok sayıda kitap da yazmıştır. “Varlık ve Oluş”, “Aşk Ahlakı”, “Ahlak
               İnsanî Vatanperverlik”, “Türk Düşünce Tarihi”, “Türk Filozofları Antolojisi”, “Metafizik”, “İbn Haldun”,
               “İslam Düşüncesi”, “Felsefeye Giriş” ve “İslam Felsefesi Tarihi” eserlerinden bazılarıdır.


                  Takiyettin MENGÜŞOĞLU
                  Takiyettin Mengüşoğlu, Malatya'da çiftçi bir ailede doğmuştur (Görsel 5.11).
               Almanya’da Berlin Üniversitesinde felsefe, fizik ve kimya öğrenimi görmüş;
               Husserl  ve  Scheler  üzerine  doktora  yapmıştır.  Yurda  döndüğünde  akade-
               mik çalışmalarına İstanbul Üniversitesinde devam etmiştir. Felsefe profesö-
               rü olarak emekli olmuştur. Değer alanındaki çalışmalarıyla ön plana çıkan
               Takiyettin Mengüşoğlu, yeni ontoloji ve fenomenoloji akımlarından etkilen-
               miş ve bu alanda dersler vermiştir.
                  Takiyettin  Mengüşoğlu,  insanın  ne  olduğu  sorunuyla  yakından  ilgilen-
               miş ve insanı ontolojik temelde antropolojik bir varlık olarak tanımlamıştır.
               İnsanı açıklamada onun tek özelliğinden yola çıkmanın hatalı olacağını be-  Görsel 5.11: Takiyettin
               lirtmiş, insanın tüm yapısı ve eylemleriyle ele alınması gerektiği üzerinde      Mengüşoğlu
               durmuştur. İnsanın günlük hayatında gerçekleştirdiği her şey ahlak konusu
               içinde ele alınır, bunlar bir bütün hâlinde incelenirse ahlakın ne olduğu anlaşılır ve dolayısıyla insan da








        136
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25