Page 19 - Felsefe 11 | 5.Ünite
P. 19
5. ÜNİTE 20. Yüzyıl Felsefesi
Hasan Ali YÜCEL
Hasan Ali Yücel 1897 yılında İstanbul’da doğmuş-
tur. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimini İstanbul’da
tamamlamıştır. Üniversite eğitimini Darül Muallimin-i
Aliyenin (Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi)
Felsefe Bölümünde bitirmiş ve İstanbul’da çeşitli okul-
larda felsefe öğretmenliği yapmıştır (Görsel 5.8).
Hasan Ali Yücel’in felsefesi; hürriyet, eğitim ve
hümanizm kavramları üzerine kuruludur. Hürriyeti,
insan ve toplum için “bir ideal, kavuşulacak bir yer,
bir hedef” olarak belirler. Hürriyetten ancak insanın
kendi başına düşünmeye başlamasıyla bahsedilebilir. Görsel 5.8: Hasan Ali Yücel
Ona göre hürriyet “bir düşünüş, bir farkına varma ve
bir anlayış” olma özelliği taşır. Eğitim sistemi ilk olarak insanın kendi başına düşünmesine olanak tanıma-
lıdır. Yücel, hürriyet olmayan yerde insanın karakterinin gelişmeyeceğini ifade ederken bireyin hürriyetini
öne çıkarır. “Hava küreden kendimizi nasıl soyutlayamaz isek cemiyetten de kendimizi ayrı tutamayız.”
derken insanın hürriyetinin tamamlanmasında toplumun ve devletin önemini vurgular. Öyle ki hürriyetin
kullanımında şu ayrıma yönelir: “Hürriyet iki tat arasındadır.” ve bu iki tat karşısındaki tutumu “hoşlanma
durumunda itaat, hoşlanmadıklarından eleştiri ve kabul etmeme”dir. İşte bu noktada bireyin toplumla bağ-
lılığı, uyumu ve dengesi esas alınır.
Hasan Ali Yücel’in düşüncelerinde hürriyeti isabetli anlamak ve kullanmak meselesi eğitim ve hümaniz-
min temeli olan insana saygıdan geçer. Bu şartların sağlandığı ülkede her türden düşünceye mensup insan,
bir arada uyum içinde yaşayabilir. Hümanizm, insanlar arasında elitleşme ve ayrışmayı kaldırmalı aksine
halka, onun eğitimine ve hürriyetine temas eden bir anlayışı filizlendirmelidir. Özetle düşünürün hürriyete
ilişkin birey ve toplumu sentezleyen, eleştirel ve hümanist bir tavır sergilediği görülür.
Hasan Ali Yücel’in “Felsefe Elifbası”, “Mantık”, “Hürriyet, Gene Hürriyet”, “Türkiye’de Ortaöğretim”,
“Goethe: Bir Dehanın Romanı” adlı eserlerinin yanında dil, kültür ve tarih üzerine çeşitli eserleri bulunmak-
tadır. Millî Eğitim Bakanlığı görevini yürüttüğü dönemde tercüme bürosu kurdurmuştur. Felsefe ve edebiyat
alanlarında çeviri yapmıştır.
Nusret HIZIR
Nusret Hızır, İstanbul’da doğmuştur. Yurt dışında felsefe, matematik ve
fizik üzerine eğitim görmüştür (Görsel 5.9). 1934 yılında İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde akademik çalışmalara başlamıştır.
Çalışmalarına Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde bilim felsefesi ve
mantıkçı pozitivizm üzerine dersler vererek devam etmiştir. Ayrıca Hacettepe
ve ODTÜ’de de derslere girmiş ve Türk Tarih Kurumunda danışmanlık görevi
yapmıştır.
Nusret Hızır, felsefe ve bilimin kendine ait bir dili olduğu görüşündedir.
Felsefe ve bilim gibi sistemli insan faaliyetlerinin kendi dili ve özel kavramları
olduğunu belirtir. Felsefesinin diyalektik çerçevede olduğunu söyleyen Nusret
Hızır, analitik felsefenin felsefeye bakışını da benimsediğini ifade eder. Analitik
Görsel 5.9: Nusret Hızır
felsefeye göre felsefe ve bilimin ortaya koyduğu önermeleri çözümlemeyle uğ-
raştığını söyleyen Nusret Hızır, felsefenin bundan ibaret görülmesinin de yan-
lış olduğunu belirtir. Analitik felsefenin çözümleme sonucunda ulaştığı şey, ona göre bütünün parçasıdır.
Parçanın bütün gibi gösterilmesine karşıdır. Yöntem kaygısı yüzünden durağan bir pozisyona düştüğünü
belirttiği analitik felsefenin sadece parçaya varmada işe yaradığını, bütünlükte ise diyalektik yöntemin fay-
dalı olduğunu söylemektedir.
Nusret Hızır, “Felsefe Yazıları” adlı kitabıyla da Türk Dil Kurumu 1977 Deneme Ödülü’nü almıştır.
Çok sayıda akademik çalışmasının yanı sıra Nietzsche ve Erasmus’tan çeviri kitaplarıyla “Bilimin Işığında
Felsefe”, “Geride Kalanlar” vb. eserleri bulunmaktadır.
135