Page 10 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 10

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
         3       TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11                              Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı
                 Kavram Öğretimi


         2.  Aşağıda verilen metinlerin realizm ve natüralizm akımlarından hangisine uygun düştüğünü altlarında
             verilen boşluğa yazınız.


                                              MADAM BOVARY
            (…)
            Emma, havanın iyi olduğu günler bahçeye inerdi. Kırağı lahanalar üzerinde, uzun parlak iplikler-
            le birinden diğerine geçen gümüş kabartmalı bir dantel örerdi. Kuşların sesi duyulmuyordu, her
            şey uykudaydı sanki; çardağın üzerindeki dallar samanla örtülüydü, yaklaşıldığında çok ayaklı
            tespih böceklerinin üzerinde dolaştığı görülen asma dalları, duvar saçağının altında hasta bir yılan
            gibiydi, çamlıkta çitin yanında oturmuş dua kitabını okuyan üçgen şapkalı papaz heykelinin sağ
            ayağı kırılmıştı, alçı yüzeyi de don yüzünden pul pul dökülmüş, uyuzun yol açtığı beyazlıklar gibi
            yüzünde lekeler oluşmuştu.
            (…)
                                                                            Gustave Flaubert, Madam Bovary






                                                GERMİNALE
            (…)
            On beş gün daha geçti. Ocak ayının ilk günleriydi, uçsuz bucaksız ova buz gibi bir sisle kaplan-
            mıştı. Yoksulluk iyice artmıştı, her geçen saat daha da büyüyen açlık yüzünden işçi mahallelerinde
            insanlar can derdindeydi. Enternasyonal’in Londra’dan gönderdiği dört bin frank üç günlük ek-
            mek parasını bile karşılamamıştı. Daha sonra hiçbir yardım gelmemişti. O büyük umudun hayal
            kırıklığıyla sonuçlanması cesaretleri kırıyordu. İşçi kardeşleri bile kendilerini yarı yolda bıraktı-
            ğına göre şimdi kime güveneceklerdi? Kara kışın ortasında, kendilerini kimsesiz, dünyadan yalı-
            tılmış hissediyorlardı.
            (…)
                                                                                    Emile Zola, Germinal






                                             KIRMIZI VE SİYAH
            (…)
            İnsan şehre girer girmez gürültücü ve korkunç görünüşlü bir makinenin patırtısı ile sersem olur.
            Her düşüşünde yeri titreten yirmi ağır çekiç, sel suyunun işlettiği çarkla kalkıp kalkıp iner. Bunlar-
            dan her biri günde bilmem kaç bin çivi yaparmış. Bu kocaman çekiçlerin düşeceği yere, çabucak
 Karekod    çivi şekline giriverecek demir parçacıklarını, güzel ve parlak tenli kızlar koyar. Görünüşte pek ağır
 Alanı
 Asıl karekodlar   olan bu iş, Fransa’yı İsviçre’den ayıran dağlara ilk defa giren gezgini en çok şaşırtan işlerden biri-
 yerleştirildikten sonra
 kalıptaki görseli siliniz.   dir. Verrieres’e giren yolcu, caddeden geçenleri sağır eden bu güzel çivi fabrikasının kimin olduğu-
 Asıl karekodda çerçeve
            nu sorarsa ona yayvan bir konuşma ile şu cevabı verirler: Kimin olabilir? Belediye Başkanımızın!
 konturu olmayacak.
            (…)
                                                                                 Stendhal, Kırmızı ve Siyah
                                                                      (Metinler, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)







          8
                                                                                   Hazırlayan: Fatma KAYRAKLI
   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15