Page 27 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 27

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
                                                                                      Kavram Öğretimi 12
            Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11
            2. ÜNİTE     : HİKÂYE> Cumhuriyet Dönemi’nde Hikâye>1940-1960 Arasında Hikâye
            Kavram       : Millî ve Dinî Duyarlılıkları Yansıtan Hikâye
            Genel Beceriler  : Yaratıcı Düşünme Becerisi
            Alan Becerileri  : Yazma Becerisi

             Çalışmanın Adı                   RUHU DİNLENDİREN HİKÂYELER                            20 dk.
             Çalışmanın Amacı  Hikâyelerde millî ve dinî duyguları yansıtan ifadeleri belirleyebilme.


                                                   HİKÂYELER

              I. Metin
              (...)
              Benimkisi bir gül yolculuğudur dostlar! diyordu derviş. Nihayeti bitimi olmayan bir yolculuk. Ya
              başladığı nokta? O dahil meçhul. Kör ve kanatsız hatta elsiz ayaksız başladı yolculuğum. Uçurumdu
              yanım yörem, kandilim sönük, kırık bir değnekle yere tutunup yürüdüm. Ashab-ı Kehf uykularından
              uyanmışçasına şaşkın, zamanı yitirmiş, mekânı bellisiz. Aşkla dolulukla, Kıtmir’in sadakatiyle.
              (...)
                                                                             Sevinç Çokum, Güle Adanmış Satırlar
              II. Metin
              (...)
              Doluştuk Nuh’un gemisine giderayak, tufandan kaçırdığımız şeylerimizi yüklemiştik. İçgüdüleri-
              mizi, zaaflarımızı, hırslarımızı, olmayan şeylerimizi, ideolojilerimizi, aşklarımızı, davalarımızı…
              Bunların hepsi sihirbazın şapkasından çıkan aldatıcı hipnoz boyalı uç uca eklenmiş renkli mendiller-
              di. Şapkanın içinde sihirbazın isteğiyle bir aradaydılar, sihirbazın isteği el hüneriyle ayrışıyorlardı.
              Kendi eliflerimizi, vavlarımızı yakalamaya çalışırken elimizden kaçıp biz olmadan kelimelere dö-
              külen hayatımız. Bazen başkalarının yazıp yönlendirdiği, sahneye koyduğumuz hayatımız… Bizim
              olmaktan çıkıp gidişini sessiz alkışlarla uğurladığımız. Rüzgârın çöle yazdığı, sonra üfürüp sildiği…
              (...)
                                                                                  Sevinç Çokum, Beyaz Bir Kıyı
              III. Metin
              (...)
              Bu Amerika’yı dayısı anlatmıştı. Çok büyük çok geniş bir yermiş. Her taraftan çağlayanlar akıyor-
              muş. Ve altın madeni ve petrol varmış. Herkes işini bilirmiş. İçinde türlü cinsten insanlar varmış.
              Her şey otomatikmiş. İlimde, fende ileriymiş bunlar. Göğe füzeler yolluyorlar, ayı keşfediyorlarmış.
              Ağabeyim de keşfeder. Ne var onda... Benim ninem sizden daha iyi bilir ayı, yıldızı. İşini ona göre
              yapar. Der ki mesela “Eylül mehtabında iğneye iplik geçirebilirsin.” Bu ne demek? Yani eylülde ay
              çok parlak olur demek. Lakin füzeler yapamaz ninem. Ağabeyim, eğer parası olsa, hükümet elinden
              tutsa, yapar...
              (...)
                                                                              Sevinç Çokum, Gece Kuşu Uzun Öter
              IV. Metin
              (...)
              Binalar nasıl olsa kurulur, yollar nasıl olsa yapılır diye düşündüm. Bozuk yolu düzeltirsin. Yıkılmış
              duvarı örersin. Şu evin üstüne bir kat daha çıkarsın. Ama devlet yıkıldı mı tamir edemezsin.
              (...)


                                                                                   Sevinç Çokum, Evlerinin Önü
                                                                         (Metinler, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)




                                                                                                    25
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32