Page 50 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 50
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
Kavram Öğretimi 24
Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12
4. ÜNİTE : ROMAN > Cumhuriyet Dönemi’nde Roman >Anlatım Teknikleri
Kavram : Parodi, Pastiş
Genel Beceriler : Yaratıcı Düşünme Becerisi
Alan Becerileri : Okuma Becerisi
Çalışmanın Adı HİKÂYELER 20 dk.
Çalışmanın Amacı Parodi ve pastiş tekniklerini ayırt edebilme.
Yönerge: Aşağıdaki metinleri okuyunuz, metinlerden hareketle soruları cevaplayınız.
I. Metin
SEVGİLİ ARSIZ ÖLÜM
Huvat Aktaş’m bir gündüz bir gece süren yolculuğu, bir öğle vakti Alacüvek Köyü ağılının başında
son buldu. Bu kez masmavi bir otobüsle çıkagelmişti köye. Otobüs yol boyunca epeyce toz yutmuş-
tu ama yine de güneşin kızgın ışıkları altında ayna gibi parlıyordu. Köylüler, hayatlarında ilk kez
gördükleri bu garip şey karşısında ilkin dehşetle irkildiler. Bu şaşkınlık anında dua okuyup sağa sola
üfürenlerin, ... yanı sıra, otobüsün sağını solunu elleme cesareti gösterenler de çıktı. Huvat Aktaş
otobüsün köylüler üzerinde yarattığı etkiden öyle çocuksu bir sevinç duydu ki, sonunda duman rengi
elbisesinin, foter şapkasının fark edilmemesine içerlemeyi bir yana bıraktı. Yanında getirdiği şoförün
de yardımıyla otobüs ve yararları hakkında uzun açıklamalara girişti. Bagaj kapaklarını açıp içini
göstermesine, motor kapağını kaldırıp herkese tek tek baktırmasına rağmen birkaç hevesli dışında
-onlar da çoluk çocuktu- çoğunluk otobüse binmemekte ayak diredi. O zamana kadar Alacüvekliler,
bir yerden bir yere eşek sırtında gitmeye bile pek alışık değillerdi. Gidip geldikleri yerler kasaba
dışında iki adımlık yoldu. Kasabaya da öyle sık gidip geldikleri yoktu zaten. Üstelik bu uzun yolu
kısaltmak için iyi de bir kolaylık bulmuşlardı. Köyden çıkar çıkmaz arkalarından azgın bir boğa ge-
liyormuş gibi seğirtiyorlardı. Bitkin düşünce, kocaman bir kayayı sırtlayıp bir zaman tıslaya tıslaya
yürüyorlardı. Kayayı bir yana atar atmaz kendilerini kuş gibi hafiflemiş hissediyor, yeniden seğirti-
yorlardı. Bu yüzden otobüse karşı korkularını çabucak atamadılar. Ama otobüsle yolculuk etmenin
zevkine varınca da yürümenin ne kadar yararsız ve yorucu bir iş olduğunu çok çabuk anladılar.
Tarlaya, bağa, hatta ağıla bile otobüsle gidip gelmeye başladılar.
(…)
Alacüvekliler Savmam otlağına orak biçmeye gidecekleri gün, Taçın Dağı’nda dinamitler patladı.
Kuşlar, göğe çekildi. Tavuklar ürktü. Çocuklar, evlerine kaçıştı. Çatırdayan kayalardan Huvat’ın sesi
zor duyuluyordu.
(…)
Bayraktar’ın peri kızından bir oğlu, bir kızı oldu. Arada bir, çocuklarının elinden tutup Huvat’la
Atiye’yi yoklamaya köye geldi. Köylüler, “Gel otur hele,” diyerek Bayraktar’ı söylettiler.”
(…)
Latife Tekin, Sevgili Arsız Ölüm
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
II. Metin
(…)
Peri oğlu Tepegöz’ü ancak kazanlar dolusu sütle doyurabilmişler. Tepegöz, böyle böyle büyümüş.
Derken yürümüş. Diğer çocuklarla koşup oynamaya başlamış...
Süleyman Teyek, Dede Korkut Hikâyeleri
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
47