Page 7 - Tarih 11 | 6.Ünite
P. 7

XIX VE XX. YÜZYILDA DEĞİŞEN GÜNDELİK HAYAT



             1848 İhtilalleri'nden sonra Çekler, Macarlar ve Lehlerden (Polonyalılar) önemli sayıda nüfus
             Osmanlı Devleti’nin topraklarına sığındı.
             1831-1882  yılları  arasında  Anadolu’daki  Müslüman  nüfusu  ikiye  katlanmıştı.  Bu  durumun
             oluşmasında 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın etkisi büyük olmuştur. Muhacirun Komisyo-
             nunun raporlarına göre Anadolu’ya aralarında Tatar ve Çerkezlerin de bulunduğu bir milyon-
             dan fazla göçmen gelmiştir.

             Göçler  sonucunda  başta  Anadolu  olmak  üzere  Osmanlı  topraklarında  barınma,  beslenme,
             sağlık ve yerleşme sorunları yaşanmıştır. Sorunların çözümü için yapılan harcamalar devlet
             bütçesine ağır yük olmuştur.

             Osmanlı Devleti, göç edenlerin ülkede hayatlarını sürdürebilmeleri için arazi, tohumluk, ev
             gibi yardımlarda bulunmuştur. Osmanlı Devleti’nin bütçesi değerlendirildiğinde harcamaların
             önemi ortaya çıkmaktadır.

             Sürekli yerleşimlerden sonra muhacirler birçok sorunla karşılaştılar. Yerli halk ile aralarındaki
             arazi anlaşmazlıkları en önemli sorundu.

             Anadolu’ya göç eden kitleler Osmanlı demografik yapısını önemli ölçüde değiştirmiştir. Bu
             durum hem Anadolu’daki nüfusu arttırmış hem de köy ve kent nüfus dağılımını etkilemiştir.
             Değişik  coğrafyalardan  gelen  muhacirler,  çoğunlukla  boş  topraklar üzerine  köyler  kurarak
             yerleşmişlerdir.

                 DÜŞÜNCELERİNİZ

               XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti'ne yapılan göçler ile XXI. yüzyılda Türkiye'ye yapılan göçleri
               karşılaştırınız.






                   OKUMA PARÇASI

               Göç ve Etkileri
               Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyıl başlarından itibaren gerilemeye başlamasıyla birlikte Bal-
               kanlar'daki nüfusu da sarsılmaya başlamıştır. Fransız İhtilali'nin etkileri ve Avrupalı devlet-
               lerin ve Rusya’nın Balkan coğrafyasına yönelik politikaları sonucu Balkanlar siyasi, sosyal
               ve demografik bir parçalanmışlığa sürüklenmiştir. Bağımsızlık mücadelelerinin başlamasıy-
               la Türkler düne kadar kendi vatanları olan topraklarda azınlık durumuna düşürülmüşlerdir.
               Balkanlar'ın çeşitli bölgelerinde gerek Hristiyanlarla yan yana yaşayan gerekse onlardan
               ayrı olarak yerleşim yerleri kuran Türkler, vahim neticeler doğuran 93 Harbi sırasında Ana-
               dolu’ya doğru önü alınamaz bir göçe başlamışlardır.
               Osmanlı Devleti’nin Rumeli ve Anadolu’daki toplam nüfusu 1911 Gotha yıllığına göre 23
               milyon 806. bin, yüzölçümü ise 3 milyon 027 bin 700 kilometrekaredir. Buna karşılık sa-
               vaşan dört Balkan devletinin toplam nüfusu, 10 milyon 167 bin 719, yüzölçümü ise 158
               bin 456 kilometrekare kadardır. William M. Sloane, Balkan nüfusunun, 36 milyon olduğunu
               ve bunun 6 milyonunu Türklerin oluşturduğunu, Bulgarların 4, Romenlerin 7, Sırpların 3,
               Yunanlıların 2,5 ve Karadağlıların ise çeyrek milyon nüfusa sahip olduğunu yazmaktadır.
               Balkanlar'da hemen her yandan, Romanya, Karadağ, Sırbistan, Teselya’dan akın akın göç-
               men kafileleri gelmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti özellikle 1876–1879 yıllarında büyük
               bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalmıştır. Bir taraftan toprakları daralırken bir taraftan da
               bu küçülen topraklara göçmenlerini yerleştirmiştir. Bu durum Osmanlı Devleti’ni mali krize
               sürüklemiş ve sosyal boyutları büyük olan bir karmaşaya itmiştir.
                                                                   Bayraktar, 2007, ss.66-67'den düzenlenmiştir.




                                                                                                      201
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12