Page 12 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | 9.Ünite
P. 12
9. Ünite
Hazırlık
1. Toplumun bazı gerçekler ve sorunlar hakkında aydınlatılmasında yayın organlarının rolünü tartı-
şınız.
2. Teknoloji alanındaki bazı yenilikler birtakım olumsuz sonuçlar doğurabilir mi? Tartışınız.
TRAKTÖRCÜ
Yollar tozsu tozsu kokar. Gece yolculuğu bir hoştur Çukurovada. Adam, ayak
3. Metin bileklerine kadar toza gömüle gömüle yürür. Her bastıkça iki yana serin bir toz
fışkırır. Ve gecenin karanlığında yıldızlar. Yıldızlara çiy düşmüştür. Yıldızlar ıslak
ıslaktır.
Gecenin karanlığında insan düz ovayı, alabildiğine dümdüz, bedeninin her-
bir yerinde duyar, ürperir. Bu ürperti hoşa gider.
Eskiden geceleri Çukurovada yürürken, uzaklardan, karanlığın ötelerinden arabaların
çamparalarının sesleri tok, koygun gelirdi. Şimdi dört bir yönden traktör sesi, kamyon gürültüsü
geliyor. Bir de, ovanın düzlüğüne serpilmiş ateşböcekleri... Allah kahretsin ateşböceklerine benzet-
meyi ya, başka çare yok... Evet ateşböcekleri gibi yanan... Kocaman kocaman, bir top gibi kaynayan,
top top ışıklar görünür. Durup da iyice bakarsak, top ışıkların kımıldadıklarını da görürüz. 1949’dan
sonra Çukurova düzlüğünün geceleri böyledir işte. İyice kulak verip dinleyecek olursak, bu ışıkların
arkasından homurdayan bir makine sesi gelir.
Ben, tam bir yıldır Çukurovaya uğrayamıyordum. Yol arkadaşım Hösük Emmi. Hösük Emmiyle bi-
zim köye gitmek için gün batarken yola çıktık. Yolda durmadan yürüdük. Yanımızdan traktörler ge-
çiyordu. Kötenlerine toprak bulaşmış traktörler... Hösük Emmiyi çok eskiden beri tanırdım. Ben ço-
cukken, orta yaşlıydı. Saçlarına azıcık bir ak düşmüştü. Son gördüğümde az daha tanımayacaktım.
Bütün saçı sakalı bembeyaz kesilmiş... Sonra Hösük Emmide bir başka haller belirmişti. Eskiden çok
neşeliydi. Köydeki çocukların hepsini o eğlendirirdi. Eski günleri gözümün önüne getirince, Hösük
Emmiden yalnız gülen, hep gülen bir yüz görüyorum.
Çığcığın oraya kadar ne o ağzını açtı, ne de ben. Çığcığın altındaki kumlu dereyi geçince koluma
dokundu:
“Bire yiğen,” dedi. “Ne gonuşmuyorsun öyle! Diyorlar ki, İstanbulda ne gadar ev varsa, o gadar
da minare var. Öyle diyorlar. Selimiye gışlasının içini gezdin mi heç? Derler ki çok esgiden, bir baba
oğul Selimiye gışlasının içinde yedi yıl askerlik etmişler de biribirlerini görememişler. Heç uğradın mı
oraya?”
260