Page 16 - Sosyal Kabulü ve Olumlu Sınıf İklimimi Sağlama
P. 16

ORTAÖĞRETİM KADEMESİNDE KAYNAŞTIRMA/BÜTÜNLEŞTİRME YOLUYLA EĞİTİM UYGULAMALARI

        hem  de  akranların  özel  gereksinimli  öğrencinin  yeteneklerini  ve  güçlü  yanlarını  gözden  kaçırmalarına
        neden  olabilmektedir.  Sonuç  olarak  eğitimciler  öğrencilere  olan  ilgilerini  azaltabilmekte,  akranlar  ise  özel
        gereksinimli öğrenciden uzak durma eğilimine girebilmektedir.  Bu durum öğrencilerin sosyal kabulünü olumsuz
        etkilemektedir.
        4.  Özel Gereksinimli Bireyin Sosyal Becerileri

        Sosyal beceriler, bireyler arası etkileşimlerde sosyal uyum çerçevesinde kabul görebilecek davranışları ifade
        eder. Bunlar başkalarıyla etkin etkileşimi sağlayarak olumlu yanıtları teşvik edip olumsuzları azaltabilir (Metin,
        Şahin ve Işıtan, 2008). Sosyal beceriler; kişiler arası iletişimde sosyal mesajların algılanması, değerlendirilmesi,
        anlaşılması  ve  buna  uygun  tepkilerin  verilmesini  kapsayan,  gözle  görülebilen  ya  da  görülemeyen  bilişsel
        bileşenleri  barındıran  ve  öğrenilmesi  mümkün  olan  davranışlardır.  Sosyal  beceriler,  bireylerin  diğerleri  ile
        karşılıklı  ve  sağlıklı  etkileşimlerde  bulunmaları  için  zorunlu  beceriler  olarak  ifade  edilebilir.  Yeterli  sosyal
        becerilere sahip öğrenciler, akranlarıyla daha etkili bir iletişim kurabilirler. Özel gereksinimleri olan öğrencilerin
        sosyal gelişimi, akranlarına oranla daha geç olabilir, bu durum akranlarının davranışlarını doğru bir şekilde
        algılayıp yorumlamada güçlüğe neden olabilir. Sosyal beceriler aynı zamanda akademik başarının temelini
        oluşturan  becerilerdir.    Sınırlı  sosyal  beceriler,  yetersiz  akademik  performans  ve  problemli  davranışlar  ile
        birleştiğinde çocuğun sosyal olarak kabul görmesini zorlaştırmaktadır (Sucuoğlu, 2006).
        B. Özel Gereksinimli Öğrenciye Yönelik Tutumlar

        Öğretmenlerin  ve  akranların  özel  gereksinimli  bireylere  yönelik  tutumları,  bu  bireylerin  sosyal  kabulüne
        etki  edebilecek  önemli  faktörler  arasında  yer  alır.  Tutumlarla  ilgili  alanyazında  yer  alan  tanımlar  çeşitlilik
        göstermektedir. Ancak yaygın olarak kabul gören bir tanım, Smith'in (1968) ortaya koyduğu tanımlamadır.
        Tanıma göre tutum, bireyin bir psikolojik nesneye ilişkin düşünce, hissiyat ve davranışlarını sistematik olarak
        yönlendiren içsel bir eğilimdir. Bu içsel eğilim; bilişsel, duygusal ve davranışsal olmak üzere üç temel bileşenden
        meydana gelir. Bir tutumun şiddeti, bu üç temel ögenin bütünleşik etkileşiminin bir sonucudur. Bu bağlamda,
        belirginleşmiş ve kökleşmiş güçlü tutumlar, genelde daha katı olmaktadır. Özel gereksinimli öğrenciye yönelik
        tutumlar öğretmen ve öğrenci tutumları olarak iki başlık altında toplanabilir.



                                          Özel Gereksinimli Öğrenciye
                                                Yönelik Tutumlar








                   Öğretmen                                                           Akran
                   Tutumları                                                        Tutumları





        1.  Öğretmen Tutumları
        Öğretmenlerin kaynaştırma/bütünleştirme uygulamaları sürecine yönelik bakış açılarını ve tutumlarını etkileyen
        çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bunlar arasında sınıfların yoğunluğu, destek eğitim odası sınırlılıkları, okulun ve
        özel gereksinimli öğrencilerin özellikleri, öğretmenlerin sosyal kabul konusunda yeterli bilgi ve deneyime sahip
        olmaması gibi etkenler yer almaktadır.

        Öğretmenlerin  özel  gereksinimli  öğrencilere  yönelik  tutumlarını  etkileyen  önemli  bir  faktör,  öğrencinin  özel
        gereksinimli  olarak  adlandırılmasıdır.  Eğer  öğrencinin  tanısı  varsa,  özellikle  akranlarından  farklı  özelliklere
    16
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21