Page 58 - ÇAĞDAŞ DÜNYA SANATI TARİHİ 12
P. 58
2. ÜNİTE
Etkinlik 4
Aşağıda realizm akımının öncülerinden olan Jean François Millet ve post-empresyonizm akımının temsilcilerinden olan Van
Gogh’un “Yıldızlı Gece” adlı tabloları verilmiştir. Aynı konuyu çalışan iki sanatçının sanat üslupları arasındaki benzer ve
farklı yönleri arkadaşlarınızla tartışınız.
Görsel 2.46: Yıldızlı Gece, Van Gogh,1889, Görsel 2.47: Yıldızlı Gece, Millet,1850,
Modern Sanat Müzesi, New York Yale Üniv. Sanat Galerisi, ABD
Paul Gauguin (1848-1903): Post-empreyonizm akımının önemli sanatçıları arasında gösterilmektedir. Gauguin
yücelik, saflık gibi değerleri geçmişte ya da klasik sanatta arayan sanatçıların aksine medeniyetten uzak bölgelerde
aramıştır. Benimsediği sanat stilinden dolayı toplum tarafından fazla kabul görmemiş sanatçılardandır. Fransa’daki
sanat çalışmalarında umduğunu bulamayınca Pasifik Okyanusu’nda bulunan Tahiti Adası’na yerleşmiştir. Burada
Primitif (ilkel) kültürün sanat anlayışını, hayat tarzını incelemiş ve bu anlayışlardan oldukça etkilenmiştir (Görsel 2.48).
Çalışma konularını genellikle Tahitili kadınlar (Görsel 2.49), doğa ve hayvanlar oluşturmuştur. Çalışmalarında
kullandığı renkler birbirine karışmamış, geniş alanlarda yoğun ve zıt olan tek renk kullanmayı tercih etmiştir. Sanatçı,
renkleri ya rastgele seçmiş ya da bir ifadeyi anlatmak için kullanmıştır. Betimsel nitelikten çok duygusal çağrışımları
göz önüne alarak renkleri kullanmayı tercih etmiştir. Çalışmalarının yüzeylerini yer yer parlak renklerle boyamış,
tablolarına kalın çizgiler çekmiş, bu sayede ilkelliği ve saflığı vermeye çalışmıştır. Oldukça sade çalışmalar yapan
sanatçı figür ve renk kullanımlarında soyut anlayışa yönelmiştir. Doğrudan doğruya doğayı kopya etmek yerine
sanatçının hafızasından resim yapmasına inanmış, kendi hayalindeki dünyayı, iyi ve kötü güçler arasındaki mücade-
leyi betimlemeye çalışmıştır. Bu anlayışa uygun olarak doğalcılık iddiasından vazgeçen sanatçı Japon baskı sanatında
ve Orta Çağ vitraylarında bulunan düz renk alanlarından esinlenmiş ve iki boyutlu çalışmalar ortaya çıkarmıştır. Van
Gogh’la olan arkadaşlığı sanatçının sadece düşünsel anlamda resimler yapma isteğini artırmıştır. Soyut ve simgesel
anlatımlarla yaptığı çalışmaları, görsel deneyimlerden çok zihinsel simgeleri çağrıştırmaktadır. Sanatçının “Tabiatı
çok fazla resmetmeyin, sanat eseri bir abstraksyondan (soyutlama) ibarettir.” sözü renklere ve şekillere yüklediği
sembolik ve duygusal anlamı yansıtmaktadır.
Görsel 2.48: Siesta, Gauguin, 1894, Görsel 2.49 Tahiti’den Görünüm,
İra Haupt Koleksiyonu, New York Gauguin,1892, Özel Koleksiyon
55