Page 30 - ESTETİK 11
P. 30
DÜŞÜNELİM-TARTIŞALIM
Aynı eser hakkında farklı zamanlarda farklı yargılarda bulunmak mümkün müdür? Di-
ğer bir deyişle estetik açıdan bugün beğendiğimiz bir eseri başka bir gün beğenmeme-
miz söz konusu olabilir mi? Gerekçesini belirterek düşüncenizi söyleyiniz.
OKUMA PARÇASI
ESTETİK BEĞENİ
Belli bir kültür çevresi içinde yaşayan her insana, aynı kültür fenomenleri aynı şeyi
söyler mi? Şüphesiz aynı şeyi söylemez. Mesela bir Schubert (Şubert) veya bir Stra-
vinski müziği her Avrupalı için aynı değeri taşımaz. Çünkü eğitim görmüş Avrupalı
vardır, eğitim görmemiş Avrupalı vardır.
Eğitim, diyebiliriz ki beğeniyi belirleyen ikinci önemli faktördür. Sanat, yalnız belli
bir kültüre dayanmakla kalmaz, aynı zamanda özellikle eğitim isteyen bir fenomendir.
Çünkü sanat, sanat tavrı ve estetik tavır almasını bilenlere ancak kendini açabilir. Bu
da ancak bir özel eğitimle olur. Şu hâlde eğitim, özellikle estetik eğitimi, sanatı anlama
ve onu değerlendirme bakımından bir ön şarttır. Mesela Süleymaniye Camii’ni sadece
dinî tavır içinde algılayan bir kimse için o, bir sanat eseri değil, sadece bir dinî objedir.
Bu bakımdan estetik tavır alma, estetik beğeni için zorunlu bir şart olup bu da her şey-
den önce bir eğitime dayanır. Buna göre de beğeni; donmuş, statik bir şey değil, tersine
gelişen, oluşan, daha doğrusu eğitime muhtaç bir yetidir. Bunun içindir ki estetik eği-
tim görmüş, beğenisi incelmiş bir kimsenin vereceği estetik yargı, böyle bir eğitimden
yoksun kalmış bir insanın vereceği estetik yargıdan tabii olarak farklı olacaktır. Ve yine
tabii olarak bunların estetik yargıları arasında herhangi bir uzlaşım bulunmayacaktır.
Mesela biri Klasik Batı müziğini sever, biri alaturkayı beğenir. Klasik müzik öbürüne
hiçbir şey söylemediği gibi ona da alaturka hiçbir şey söylemez. Demek oluyor ki her
sanat, ister müzik ister resim, heykel ve tiyatro olsun, belli bir estetik ve sanat eğitimi
ister. Böyle bir eğitimin gerçekleşmediği hâllerde beğeni yargıları birbirleriyle uzlaşa-
maz bir şekilde dağılır ve farklı olur. Böyle bir hâlde sanat ile sanat olmayış arasındaki
kesin sınırlar ortadan kalkar, kaybolur. O hâlde kültür faktörünün yanında eğitim de
beğeniyi belirler.
Sağlam yani eğitim görmüş beğeniler vardır, eğitim görmemiş beğeniler vardır. Bu iki
beğeniyi birbiriyle karıştırmamak gerekir.
Eğitim görmüş bir beğeninin vereceği bir yargı ile yani güzel dediği şey ile eğitim
görmemiş bir beğeninin vereceği yargı yani güzel dediği şey, zorunlu olarak farklı ola-
caktır. O hâlde beğeni, eğitim bakımından da rölatiftir (göreli).
(İsmail Tunalı, Estetik Beğeni, s. 104-106)
28