Page 25 - ESTETİK 11
P. 25
1.4. ESTETİĞİN ONTOLOJİK ÇÖZÜMLEMESİ
Bazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri ise sadece ıslanır.
Bob Dylan [Bab Dilın (1941-…)]
Her insan, çevresini kuşatan dünyayı bilmek ve anlamak ister. Bu bilme çabasında
insanoğlunun elindeki ilk önemli araç duyularıdır. Duyularımız yoluyla nesnelerin
şekil ve yapı özelliklerini algılıyor ve bu yolla onlara ilişkin birtakım bilgilere sa-
hip oluyoruz. Bununla beraber nesneler bizim için yalnızca bir bilgi objesi değildir.
Mana boyu tuyla nesneler, aynı zamanda birer estetik objedir. Estetik obje, belli özellik
ve estetik değerlere sahip olan nesneleri ifade eder. Doğada hazır bulunan varlıklar
(dağ, deniz manzarası gibi) ile her tür sanat eseri bu anlamda birer estetik objedir.
Estetik objenin varlık yapısı iki unsurdan oluşur: Biri, onun fiziki boyutudur. Bunlar;
bir resmi meydana getiren renkler veya bir heykelin kendisinden yapıldığı tunç, bronz
malzeme gibi maddi unsurlardır. Diğeri de objenin taşıdığı anlam boyutu, yani eserin
ifade ettiği düşünce ve duygudur.
Bir nesneyi estetik obje kılan, ona estetik bir ilgiyle yönelen alımlayıcının yani estetik
süjenin varlığıdır. Yani bir varlık ancak süjenin estetik ilgisine konu olduğunda estetik
obje olur. Sanat eserleri başlı başına estetiğe konu olmakla gerçek anlamda birer estetik
obje olarak değerlendirilir. Çünkü onların varlık amacı bizzat alımlayıcıların estetik OLOJİK ÇÖZÜMLEMESİ
ilgisidir. Günlük yaşamın beklenti ve kaygılarından arınmış olarak estetik bir ilgiyle
sanat eserinin anlam dünyasına yönelen izleyici (estetik süje), ondan hoşlanır ve bir
estetik haz duyar.
Estetik bir objenin güzelliğinin algılanması ancak estetik bir ilgiyle o objenin anlam
boyutuna yönelmenin sonucunda gerçekleşir. Bu da belli bir estetik duyarlılık ve kül-
türe sahip olmayı gerektirir. Estetik açıdan bir eserin nesne boyutundaki özellikleri ile
taşıdığı anlamı değerlendirebilmek için de belli bir estetik bilince sahip olmak gerekir.
OKUMA PARÇASI
Estetik varlık alanı, genel olarak söylenirse çok karmaşık bir alandır. Bu varlık alanında
farklı faktörler, birer yapı elemanı olarak ontik bir görev alır. Bu estetik varlık, ilkin
bir yaratma olayı ile ilgilidir. Yaratıcı olan süje, sanatçıdır. Sanatçı, nasıl olduğu bilin-
meyen, gizemli bir olgu içinde sanat yapıtını meydana getirir. Buna göre yaratma olayı
ile sanatçı, bir eleman olarak estetik varlığa katılır. Öte yandan yaratılan şey, yaratıcı-
sından ve onun süjesinden bağımsız bir varlık alanı olarak ortaya çıkar. Bu yaratılan
şey, sanat yapıtıdır. Sanat yapıtı, apayrı bir dünya ve apayrı bir düzen gösterir. Yine
yaratılmış olan bu yapıt, süje için bilinç sahibi bir ben için yaratılmıştır. Bu bilinç sahi- 1.4.ESTETİĞİN ONT
bi ben, estetik objeye, sanat yapıtına eğilir; onunla arasında belli bir bağ ve ilgi kurar.
Süje, sanat yapıtı karşısında bir hoşlanma ve bir haz duygusu duyar. Bu bağ ve ilgi ile
o da estetik olaya katılır ve ondan pay alır. Bunun yanı sıra estetik hoşlanma belli bir
estetik değerle değerlendirilir. Burada estetik varlık alanına katılan yeni bir alan daha
ortaya çıkar. Bu da, değer alanıdır. Estetik varlığın gösterdiği bu karmaşıklık, yalnız
bu alandan ibaret değildir. Bunlara daha bir başka alanın katılması gerekir. Çünkü biz
estetik değeri bir yargı hâlinde ifade ederiz. Buna göre, estetik yargı da yine bir alan
olarak ortaya çıkıyor ve estetik varlığa zorunlu bir eleman olarak katılıyor.
(İsmail Tunalı, Estetik s. 50)
23