Page 84 - ESTETİK 11
P. 84
4.2. DOĞRULUK (HAKİKAT) VE GÜZEL
Sadece gözün yargısıyla aklı kullanmaksızın resim yapan kişi taklitçi bir
ayna gibidir. Zıtlıkları yansıtır ama şeylerin hakikatini anlamadan yapar bunu.
Leonardo da Vinci
Doğruluk (hakikat) kavramı, temelde metafizik ve bilgisel-mantıksal olmak üzere iki
farklı alanda ele alınır. Bilgisel-mantıksal doğruluk, bilgilerimizin gerçekliğe uygun-
luğunu dile getirirken metafizik doğruluk “varlığın özünü kavrama” anlamına gelir.
Batı felsefesinde Platon’dan Martin Heidegger’e [Martin Haydeger (1889-1976)]
dek güzelin metafizik doğruluk (hakikat) ile sıkı bir ilişkisi olduğu düşünülmüş-
VE GÜZEL Platon’a göre güzellik ve hakikat aynıdır, çünkü her ikisi de varlığın özünü ifade eder.
tür. Metafizik temelde varlığı ele alan idealist filozoflar, metafizik doğruluk ile yine
metafizik bir değer olarak düşündükleri güzellik arasında bir ilgi kurmuşlardır.
O, mutlak güzelliği varlığın özü olarak tanımlar. Varlığın özü, varlığın aynı zaman-
da hakikatidir. Mutlak güzellikte varlığın özü görünüşe çıkmakta ve kavranmaktadır.
Platon gibi Hegel de güzellik ile hakikat arasında güçlü bir bağ olduğunu düşünür.
Bunu da şöyle ifade eder: “Biz, güzelliğin ide olduğunu söylüyoruz; o zaman gü-
zellik ve hakikat bir yandan aynı şeylerdir, yani güzel olan aynı zamanda hakikattir
da sıkı bir bağ olduğunu düşünenlerden biri de Martin Heidegger’dir (Görsel 4.1).
T) de.” Aynı anlayışın devamı olarak günümüz felsefesinde güzellik ile hakikat arasın-
Heidegger’e göre Batı felsefesinde bozulma ve yozlaşma, Antik Yunan’daki “meta-
fizik hakikat” kavramının sonraki yüzyıllarda Latinceye “mantıksal doğruluk” sözcü-
ğü ile çevrilmesi sonucunda başlamıştır. Metafizik ve ontolojik anlamındaki hakikat,
4.2. DOĞRULUK (HAKİKA
mantıksal bir doğruluk hâline gelince felsefe, derinliğini ve kaynağını yitirmiş olur.
Heidegger, çağdaş dünyada insanı “tutulmaya” uğratan bozucu bir güç olarak
gördüğü teknolojiye karşı sanatı “koruyucu” bir güç olarak görür. Her şeyi (insanın
kendisi de dâhil) ölçülebilir, hesaplanabilir olarak gören teknolojinin özünün “varlı-
ğın hakikatini” tehdit ettiğini söyler. Teknolojinin yol açtığı bu tehlikeye karşı bizi
sanatın koruyacağını söyleyen Heidegger’e göre hakikat, var olanın gizlilikten kur-
tulmasıdır. Güzellik, hakikatin varoluş çeşitlerinden biridir. Eğer hakikat, sanat ya-
pıtı içine girerse o zaman güzellik olarak görünür.
Heidegger, Van Gogh’un “Köylü Pabuçları” adlı
tablosundaki (Görsel 4.2) bir çift ayakkabı üzerin-
den düşüncesini anlatır. Ona göre bu resim (ge-
nel olarak sanat eseri) bir çift ayakkabının (var
olanın) “ne” olduğunu (hakikatini) açığa çıkarır.
Düşünce tarihinde gerçeğe dayanma anlamında,
güzellik ile doğruluk arasında ilgi kuran çeşit-
li yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Özellikle gerçek-
çi (realist) sanat anlayışı, güzellik ve doğruluğun
özdeşliği düşüncesini öne alır. Sanat eserinin ger-
çekliğe uyması gerektiği düşüncesinin temelin-
de yansıtma (mimesis-taklit) ilkesi yer alır. An-
cak doğruluğu bilgisel-mantıksal anlamda ele
alan Kant, güzelin doğruluk ile ilişkisi olmadığı-
nı savunmuştur. Ona göre doğruluk, mantığa ve
kavramlara dayalı bir değerken güzel, kavrama
dayanmaksızın hoşa gideni ifade eder. Doğru-
Görsel 4.1: M. Heidegger luk, zihinsel-soyut ve kavramsal, dolaysıyla ge-
82