Page 89 - ESTETİK 11
P. 89
4.6. DOĞADA VE SANATTA GÜZEL
Doğa hep aynıdır. Ama onun görünüşü daima değişir. Bizim sanatımız, bu
değişen görünüşlere bir süreklilik, yücelik vermektir. Sanat, onlara tasavvuru-
muzda bir ölümsüzlük vermelidir.
Paul Cezanne [Pol Sezan (1839-1906)]
Doğa, bilim ve felsefenin nesnesi olduğu kadar sanatın da nesnesidir. Bilimin ve felse-
fenin elinde doğa; soyutlamalar, kavramlar ve yasalar yoluyla bizim için bir gerçeklik
dünyası oluştururken sanatın doğaya yönelişi farklı bir amaca yöneliktir. Sanat için
doğa; insanın duygularına, hayal gücüne kısaca iç dünyasına bakan yüzüyle konu olur.
Estetikte doğa ve sanat güzellik noktasında ele alınıp karşılaştırılmıştır. Asıl güzelliğin
hangisinde olduğu, doğanın mı yoksa sanatın mı güzelin kaynağı olduğu türünden so-
rular çokça tartışılmış ve farklı gerekçelere dayanan değişik görüşler ortaya konmuştur.
Düşünür ve estetikçilerin bazıları sanat güzelliğini doğa güzelliğine üstün tutarken ba-
zıları da doğayı bütün güzelliklerin kaynağı olarak görmüşlerdir. GÜZEL
ETKİNLİK
Metni okuduktan sonra aşağıdaki soruları cevaplayınız. A
DOĞADA VE SANATTA GÜZEL
Güzel duygusunu ve kavramını insanın nereden edindiği sorusu, estetikte birbirinden TT
ayrı iki yanıtı, iki ayrı estetik anlayışta bulmuştur: Gerçekçilik, maddecilik ve doğalcı-
lık için yanıt doğa; idealizm ve romantizm için ise sanattır.
Güzel, doğada ise o zaman güzel olanı ortaya koymayı amaçlayan sanat, doğanın bir
tasvir ve taklidinden başka bir şey olmayacaktır. İnsanın hoşlanma duygusuna doğal
olarak sahip olması, bu duygunun doğada bulunan bazı nesneler karşısında uyanması,
bu savı haklı çıkarır nitelikte görünür.
Ancak doğada güzel bulunan bir nesnenin resmi güzel görülmeyebilir veya tersinden VE SANA
söylendiğinde doğada çirkin bulunan bir nesnenin sanat yapıtında resmedilmesi güzel
olabilir. Güzel bir kadın çirkin bir resmin, çöp yığınları güzel bir resmin nesnesi ola-
bilir. Yapıtın güzel oluşu ile onun nesnesinin güzel olması birbirinden ayrı şeylerdir.
İdealistlere özellikle Friedrich Schelling [Fredrih Şeling (1775-1854)] ve Hegel’e
göre ise tanrısal bir “ide” olan “güzel”, sanatçı aracılığıyla sanat yapıtında gün ışığına
çıkar. Romantikler de ister tanrısal ister insansal bir ide olsun, “güzel”in kaynağını
insan ruhunda bulur. Delacroix’nın “Biz romantik olduktan sonra dağlar güzelleşti.”
sözü bu anlayışın ünlü bir ifadesidir.
Öte yandan “güzel” denilen bir şey, ister doğada ister sanat yapıtında olsun, ondan
doğal olarak hoşlanılması, doğal güzelin ya da doğadaki güzelin göz ardı edilmemesi
için yeterli bir nedendir. Güzel kavramını insanın doğadan edindiği savı ile sanattan
edindiği savının ikilem göstermesi, her ikisinin de haklı ve haksız yönlerinin olması,
sorunun çözümü için elverişli değildir. Bunun yerine “hem hem” birliğini koyarak her
iki savın haklı yönleri ortaya konabilir. 4.6. DOĞADA
(Ömer Naci SOYKAN, Felsefe Ansiklopedisi, Cilt 5, s. 688-689)
1. Güzellik konusunda metinde sözü edilen yaklaşımlardan hangisini kendi düşünce-
nize yakın buluyorsunuz?
2. “Sanatın bize doğa güzelliğini görmeyi öğrettiği” düşüncesi size göre doğru mudur?
Sebebini söyleyiniz.
3. Güzellik duygusunun kaynağı sizce doğa sevgisi midir?
4. Doğa güzelliği ile sanat güzelliği arasında size göre fark var mıdır? Karşılaştırma
yaparak düşüncenizi söyleyiniz.
87