Page 88 - ESTETİK 11
P. 88
4.5. ORAN VE SİMETRİ
Güzellik tek tek unsurlarda değil, birinin diğerine göre yani ele göre parmak-
ların tümünün, bileğe göre elin, bütün kola göre ön kolun, nihayet parçaların
hepsinin diğerlerine göre ahenkli orantısında olmalıdır.
Galenos [Galenos (MS 2. yüzyıl)]
Evreni kendi içinde uyumlu bir bütün olarak gören Pisagor’a göre bu uyumun temelin-
de sayılar ve sayılar arası orantı bulunur. Platon da yaşlılık döneminde Pisagorculuğun
etkisiyle biçimsel özelliklere dayandırdığı güzelliğin doğru orantıya bağlı olduğunu
savunmuştur. Ona göre ister doğa isterse sanat yapıtları olsun onları güzel kılan, içerik-
VE SİMETRİ
leri değil biçimsel özellikleridir. Biçim güzelliği ise sayıların orantısından doğan ma-
tematiksel bir güzelliktir. Güzel bir şey hiçbir zaman orantısız değildir. Buna göre bir
canlı, güzel olabilmek için tam orantı hâlinde bulunmalıdır. Bir vücudun bacakları çok
uzun yahut başka bir organı orantısız olursa bu vücut sadece çirkin olmakla kalmaz,
aynı zamanda bu organ başka organlarla birlikte çalıştığından vücut daha fazla yorulur.
Burada güzelin biçimsel değerlendirilişinin yanında amacına uygunluk açısından da
ele alınıp değerlendirildiğini görüyoruz.
Güzelliğin biçimsel şartlara bağlı olduğunu savunan Aristo, “Poetika” adlı eserin de
şunları dile getirmektedir: “Güzel, ister canlı bir varlık isterse belli parçalardan meyda-
na gelmiş bir obje olsun, sadece içine aldığı parçaların uygun bir düzenini göstermez.
Aynı zamanda onun gelişigüzel olmayan bir büyüklüğü de vardır. Zira güzel, düzene ve
büyüklüğe dayanır. Bundan ötürü ne çok küçük bir şey, güzel olabilir (zira kavrayışı-
mız algılanamayacak kadar küçük olanın sınırlarında dağılır) ne de çok büyük bir şey,
güzel olabilir, çünkü o, bir defada kavranamaz ve bakıldığında birliği ve büyüklüğü
kaybolur.”
Tarih boyunca güzelliğin biçimsel ilkeleri temelde oran ve simetri olarak belirlenmiş-
tir. Oran, büyüklük bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan
ilişkidir. İlk Çağ’dan bu yana doğada ve sanatta, tüm güzellikleri açıklayan büyülü bir
matematik formül olarak altın oranın varlığı kabul edilmiştir. Adolf Zeising [Adolf
Zaysin (1810-1876)] altın oranı şöyle bir denklemle belirlemiştir: a:b=b:(a+b) Bu
denklemle, bütün canlı varlıkların, yapıların ve sanat eserlerinin altın orana dayanan
4.5. ORAN
bir temel estetik yasası belirlenmek istenmiştir. Mısır piramitleri, Da Vinci’nin “Mona
Lisa” adlı tablosu, ayçiçeği, salyangoz, çam kozalağı ve parmaklarımız arasındaki bi-
çimsel ortak özellik altın orandır.
Bir bütünün iki yarısının aynı anda kavranması esasına dayanan simetri, bir figürü oluş-
turan parçaların uyuma dayalı bir düzenini gösterir. Bu düzende bir dikey eksenden
bakıldığında bütün, birbiriyle tümüyle uyuşan iki yarıma bölünmüş olur. Simetriye da-
yalı düzeni, yalnız sanat eserlerinde değil, doğada da görüyoruz. Canlıların bedenleri,
ağaçların yaprakları sağ ve sol olarak simetriktir. Bir kelebeğin ya da bir kuşun bedeni
iki yarımdan oluşmuştur, her iki kanat simetrik olarak birbiriyle örtüşür. Bu yüzden
simetri, doğanın temel bir yasası olarak görülebilir.
ETKİNLİK
1. Oran ve simetrinin kullanılmadığı sanat eserlerinde güzelliğin kusurlu olacağı söy-
lenebilir mi? Bu konudaki düşüncelerinizi paylaşınız.
2. Günümüzde simetri ilkesine karşı çıkan sanatçıların güzellik düşüncesine açılım
kazandırması sizce mümkün müdür? Düşüncelerinizi açıklayınız.
86