Page 312 - GRAFİK TASARIM 11
P. 312

arasında Zeki Kocamemi’nin de bu atölyede gravürler yaptığını
            biliyoruz.
            1950’li yıllar iki büyük olayın etkisiyle başlar. Bunların ilki, 1
            Nisan 1948’deki “akademi yangını”dır. Cemile Sultan Sarayı’nın
            yangınla yok olmasıyla birlikte eski atölye ve eksenli mekânsal
            örgütlenme  düzeni  tamamen  yok  olur.  İkinci  değişiklik  ise,
            1949 yılında Leopold Lêvy’nin Türkiye’den ayrılmasıyla Sabri
            Berkel’in  atölyenin  idarecisi  olmasıdır.  Asım  İşler,  atölyenin
            bu evresini “50’li yıllar; soyut ve postkübist gibi eğilimlerin
            güncel ve toplumsal konulara getirdiği anlatım biçimi ve grafik
            yönelişler, bu dönem çalışmalarının belirgin özelliğidir.” diye
            tanımlar  ve  çalışmalarda  hem  malzemenin  hem  de  teknik
            olanakların kısıtlı olduğunu ekler. Atölye arşivi incelendiğinde
            “Rahmi Doğu, Orhan Dikmen, İhsan Şurdum, Turan Erol ve
            Bayram Küçük” yaptıkları çalışmalar ile öne çıkar.
            1960 yılında laborant Kani Aksoy’un atölyede görev almasının   Görsel 5.14. Dinamit balıkçının son yemini,
            olumlu etkileri görülmeye başlar. Aksoy, uzun yıllar boyunca  gravür baskı, Fethi Kayaalp, 64.5x49 cm
            hem Berkel’in hem de sonrasında Fethi Kayaalp’in atölyede en
            büyük yardımcısı olmuştur. Fethi Kayaalp’in “gravür-litografi
            atölyesine” atanması sonrasında linolyum ve ahşap tümsek
            baskı tekniklerinin yanı sıra kuru kazı, asitle kazı, aquatent,
            yumuşak vernik, şekerli çini gibi farklı çukur baskı tekniklerinin
            de  uygulandığı  görülür  (Görsel  5.14).  Bu  dönemde  öğrenci
            olan Utku Varlık ve Mehmet Güleryüz’ün litografi ve gravür
            çalışmalarını  atölye  arşivinde  görmek  mümkündür  (Görsel
            5.15).
            Asım İşler’in Paris’te dönemin en yenilikçi baskı atölyesi olan
            Hayter’in kurduğu “Atelier 17’de” uzun yıllar boyunca edindiği
            bilgi ve tecrübeleri ülkemize getirmesi, gravür atölyesindeki   Görsel 5.15. İsimsiz, gravür baskı, Utku
                                                                   Varlık, 23,5x30 cm, 1964
            çalışmalara da yansır (Görsel 5.16). Özellikle renk etkisinin öne
            çıktığı  “viskosite  tekniği”  ve  “büyük  ebatlı  metal  plakalarda
            yoğun asit kullanımıyla oluşturulan rölyef etkisi ve soyutlama
            yaklaşımı” bu dönemin öğrenci çalışmalarında görülür. Fevzi
            Tüfekçi’nin 1992 yılında eğitim kadrosuna katılmasıyla birlikte
            gravür atölyesi daha da zenginleşir.

            Son  olarak,  gravür  atölyesi  arşivlerinden  yola  çıkılarak
            oluşturulan sergilerden bahsedilmelidir. İlk sergi 1978 yılında
            akademi  salonlarında  düzenlenmiş,  ikinci  sergi  ise  1987
            yılında Atatürk Kültür Merkezi’nde “Gravür Atölyesi Öğrenci
            Çalışmaları  1937-1987”  adıyla  açılmıştır.  Atölye  arşivinde
            bulunan çalışmalardan seçilerek yapılan bu sergi, atölyenin 50
            yıllık öğrenci arşivinin düzenlenmesi ile oluşturulmuştur. Aynı
            sergi  1989  yılında  Paris’e  taşınmıştır.  Kapsamlı  bir  katalogla
            birlikte  hazırlanan  “Sabri  Berkel  Anısına  Gravür  Atölyesi
            Sergisi” 1995 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Osman Hamdi
            Bey Sergi Salonu’nda gerçekleştirilmiştir.             Görsel 5.16. Tirebolu destanı, metal gravür,
                                                                   Asım İşler, 65x50 cm, 1972



         310
   307   308   309   310   311   312   313   314   315   316   317