Page 189 - TÜRK İSLAM SANATI 11
P. 189

Osmanlı Dönemi Sanatı



                        Yıllar ilerledikçe Sanayi-i Nefise Mektebi sergilerinden (1901-1904 arası) her yıl  Beyoğ-
                     lu’nda  gerçekleştirilen  İstanbul  Resim  Salonları  sergilerine  kadar  yer  alan  heykellere
                     karşı  ilgi  giderek  artmıştır. Yaklaşık 1885'ten 1905'e  uzanan  20  yıllık gelişim  sürecinde bu
                     olay okulun bulunduğu Gülhane Parkı çevresinden Beyoğlu’na kadar genişleme alanı göster-
                     miştir.
                        Osman Hamdi Bey’in ölümü üzerine (24 Şubat 1910) Müze Müdürlüğüne  kardeşi Halil
                     Ethem  Bey getirilmiştir. Halil Ethem Bey’in müdürlüğünde (25 Şubat 1910-25 Nisan 1917)
                     okulun yapısında, idare ve teşkilâtında önemli değişiklikler yapılmıştır. 1911’de okul içinde
                     bir resim müzesinin oluşturulması amacıyla yurt içinden ve yurt dışından bazı değerli tablo-
                     ların  asılları  veya  kopyalarının  satın  alınmasına  başlanmıştır.  Zamanla  gerek  satın  alma
                     gerekse hediye yoluyla zenginleşen koleksiyon, günümüzde Resim ve Heykel Müzesi diye
                     bilinen müzenin temelini teşkil etmiştir. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra kızların da yüksek
                     tahsil görmesi yönünde fikirler ortaya atılmış, açılan kız liselerinde resim dersleri için kadın
                     öğretmenlere ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Bunun üzerine İnas Sanayi-i Nefîse Mektebi
                     adıyla aynı binada kızlar şubesi açılmıştır (13 Ekim 1914). Cumhuriyet’in ilk yıllarından
                     itibaren okul yeni bir çizgide gelişmeye başlamıştır.




                                                 DÜ ÜNÜNÜZ-TARTI INIZ


                             Sanayi-i Ne se Mektebinin Osmanlı resim, heykel ve mimarlık alanına
                                                getirdiği yenilikler nelerdir?
                                           Arkada larınızla  kirlerinizi payla ınız.






                        Resim sanatının, askerî ve sivil okullarda ders programına girmesi, bu okullarda resim
                     eğitimcisi  yetiştirilmesi,  düzenli  sergilerin  açılması, Türk  sanatçıların  bir  meslek  birliği
                     etrafında birleşme zorunluluğunu doğurmuştur. Bu nedenle cemiyetin ilk üyelerinden olan
                     ve  derneğin  kurulmasına  öncülük  eden  Mehmet  Ruhi Arel’in  Şehzadebaşı’ndaki  evinde
                     cemiyetin kurulma çalışmaları başlatılır. Hikmet Onat, Sami Yetik, Şevket Dağ,  İbrahim
                     Çallı, Mehmet Ruhi Arel, Agâh Bey, Ahmet Ziya Akbulut, Feyhaman Duran, Mehmet Ali
                     Laga ve Müfide Kadri gibi genç ressamlardan oluşan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, 1908
                     yılında dönemin sanat ve sanatçı sorunlarına çözüm bulmak üzere Türk ressamlarının ilk
                     örgütü olarak kurulmuştur. Böylelikle Türk ressamlar 20. yüzyılda ilk kez bir örgüt çevre-
                     sinde birleşmişlerdir. Derneğin adı 1921'de Türk Ressamlar Birliğine, 1926'da Türk Sanayi-i
                     Nefise Birliğine, 1929'da da Güzel Sanatlar Birliğine dönüştürülmüştür.
                        Halil Paşa, Hüseyin Zekai Paşa, Hüseyin Avni Lifij, Nazmi Ziya Güran gibi ünlü Türk
                     ressamları da bu gruba sonradan katılmışlardır. Bununla beraber cemiyetin etkinliklerinin
                     odağını,  sonradan  14  Kuşağı  olarak  tanınacak  genç  sanatçılar  oluşturmuştur.  Feyhaman
                     Duran’ın “Ressamlar Grubu” adlı eseri Osmanlı Ressamlar Cemiyeti üyelerinden oluşan bir
                     kompozisyondur.
                        Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Türk resim sanatı tarihinde kurumlaşma ve çağdaşlaşma
                     çabalarının başlangıç noktası sayılır. Ancak cemiyet akım veya üslup yeniliği sunmak yerine
                     dönemin Osmanlı resim sanatını ve kültür ortamını, sanatçı ve toplum ilişkilerini düzen-
                     leyen bir kurum olmaktan öteye geçememiştir.








                                                           186
   184   185   186   187   188   189   190   191   192   193   194