Page 31 - ÜÇ BOYUTLU SANAT ATÖLYE 11
P. 31

1. Ünite




                  Mezopotamya'da da heykeller tanrıları, ölümsüzleştirmek amacıyla
               yapılmıştır. Yunan heykel sanatı ise idealize edilmiş insan formunu hey-
               kellere yansıtmaya çalışmıştır. Tanrıların insan bedeninde vücut bul-
               duğuna inanan Yunanlılar, heykellerini ideal güzellik ve kusursuzluk
               oluşturma  çabası  ile  yorumlamış,  Romalılar  da  bu mirası  devam
               ettirmiştir. Orta Çağ Avrupa heykel sanatı anlayışı, dinin katı ku-
               ralları çerçevesinde kutsal konuların betimlenmesi şeklinde ger-
               çekleştirilmiştir. Rönesans heykeli, Antik Yunan heykellerinin
               oluşumunu destekleyen estetik düşünceyi temel alarak geliş-
               miştir. Klasik Dönem heykellerinde doğanın taklit edilmesi
               ile edinilen kusursuz güzellik anlayışı sayesinde, heykellere
               hareket verilme çabası görülür. Barok Dönem'de ise heykel,
               mimariden bağımsız olarak kamusal alanda kullanılmaya
               başlanmıştır. Heykel 1900’lerden önce doğanın bir taklidi
               olarak  yapılıyorken  20.  yy. Teknoloji  Dönemi'nden  sonra
               geleneksel heykel anlayışı terk edilmeye başlanmıştır. Af-
               rika sanatından etkilenen heykeltıraş Brancusi [Brankuş
               (1876-1957)] doğa kökenli temalardan yola çıkmasına rağ-
               men doğayı taklit etmeden biçimi yalın bir anlatıma dö-
               nüştürmüştür. Heykeli bu şekliyle kendi doğal gerçekliği
               ile çözümleyen Brancusi bu yeni biçim anlayışı ile soyutun
               sınırlarına dayanarak kendinden sonra gelen heykel sanat-
               çılarına ilham kaynağı olmuştur (Görsel 1.35). Bu dönem-
               den sonra heykel sanatı, nesneleri farklı bir gözle görme
               çabası içerisinde biçimlendirilmiştir. Doğadan hareketle
               fakat doğada görülmeyen biçimler sanatçının yorumuyla
               ele alınmıştır, değişen gerçeklik algısı ile heykelin biçim-
               lendirme anlayışı da değişikliğe uğramıştır. Örneğin 20. yy.a
               kadar boşluk, heykel için onu kuşatan bir kavram iken 20. yy.
               ile birlikte ʻʻboşlukʼʼ da kütle kadar önemli bir eleman olarak
               kullanılmaya başlanmıştır. Her şeyi deneme çabası, günümüz-
               de heykel sanatının sınırlarını kıran zengin bir dile dönüşmüştür
               (Görsel 1.36).






                                                           Görsel 1.35: Melle Pogany, Brancusi, 1931, Philadelphia (Filedelfiya) Müzesi


























               Görsel 1.36: Nandipha Mntambo (Nandipa Mantambo), Kadın Figürler, 2012, Zeitz (Zeyt) Müzesi, Güney Afrika





             28
             28
   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36