Page 63 - ÜÇ BOYUTLU SANAT ATÖLYE 12
P. 63

1. Ünite




                  Doku üç boyutlu bir tasarımda yüzeyi zenginleştirerek tasarımın içerik ve ifadesini arttırır. Malzemeyi tamam-
               lar. Sanatçı anlatımını güçlendirecek malzeme seçimi ile tasarımında istediği ifadeyi yakalamış olur. Ahşap, taş,
               tuğla, beton, cam, kağıt, metal, plastik gibi pek çok malzeme karekteristik yapılarıyla ve kullanıldıkları yerde do-
               kuları ile kimliklerini vurgularlar. Üç boyutlu tasarımların izleyicide bırakmak istediği etki gerçekliği yansıtması,
               hissedilebilir ve dokunma duyusuna hitap edebilir olmasıdır. Dokunarak yüzeyin dokusunu çözmeye çalışır, mal-
               zemenin dilini anlamaya uğraşırız. Doku, iki boyutlu plastik değerlerden (çizgi, biçim, ton, renk) üçüncü boyuta
               (form) geçerken bir ara eleman olarak karşımıza çıkan güçlü bir anlatım elemanıdır.
                  Doku aynı zamanda; ışıklılık, hafiflik, sıcaklık, soğukluk, uzaklık ve yakınlık ifadeleri veren özellikleri ile malze-
               menin yüzeysel imajı olarak kalmayıp zihinde bilgi birikimi, kültürle anlamlandırılan ve bu bağlamda öznel olan
               iletilerdir (Gezer 2012).
                  Güçlü bir anlatım aracı olan doku, tasarımcıya sonsuz olanaklar sunar. Tasarımcı, plastik form aşamasında
               belirlediği objenin zıttı dokuları tercih edebilir.
                  Tasarımı yapılacak aşık kemiği üzerinde yer alan dokuların ışık-gölge kullanılarak elde edilebileceği izlenme-
               lidir. Yüzey üzerinde doku ile espas oluşturulabileceği kavranmalıdır. Bu özellikler ile derinliğin yüzey üzerinde
               hareketi sağladığı kavranmalıdır. Oluşturulacak dokusal yüzeyler, mesafelerin doğru algılanmasına ve mekânsal
               derinliğin sağlanmasına yardımcı olacaktır.
                  Boşluk, bir sanat çalışmasının içindeki ya da çevresindeki boş alan ya da yüzeydir. Boşluk (mekân) iki boyutlu
               ya da üç boyutlu olabileceği gibi negatif ya da pozitif de olabilir. Boşluk-doluluk iki karşıt değerin beraberliğidir.
               Boşluk-doluluk oranlarının dengesi, ritmi, boşlukların perspektifi, ölçeği boşlukları kullanan tasarımcı için önem
               kazanır. Mekânı sınırlayan doluluklar; taşıyıcı, düzenleyici, bölücü, ayırıcı, koruyucu olarak işlev görebilirler.
                  Bir bütün olarak algılanan aşık kemiği, boşluk-doluluk, içbükey-dışbükey ve girintili-çıkıntılı yüzeylere sahip
               kapalı form olarak tanımlanabilir. Girinti ve çıkıntıların yüzeye kazandırdığı hareket ile artan zıtlık, üç boyutlu tasa-
               rımın kütlesel form anlayışını güçlendirir. Bu anlayış ile tasarımın, ışık-gölgenin şiddetine göre birden fazla eksen
               ve bakış noktası oluşturulacak biçimde gerçekleştirilmesine dikkat edilmelidir. Tasarımda formun sahip olduğu
               farklı açıların, izleyicide yapıtın etrafında dolaşma isteği uyandırması hedeflenmiştir.


               Işığın Form Üzerindeki Etkisi


                  Maxwell’e göre “ışık” var olmanın gerçek kaynağı, yokluk durumunu vara çeviren ve maddelere can veren öz-
               dür. Mekânın varlığını ışık tanımlamaktadır. Form hangi malzeme ile biçimlendiriliyorsa (saydam, opak, pürüzlü
               vb.) bu malzemelerin fiziki özelliklerinin algılanması da ışığa bağlıdır.
                  Görsel algı ışık sayesinde oluşur. Işığın bir sonucu olarak ortaya çıkan gölgenin de mekânın algılanmasında ve
               mekân karakteristiğinde büyük etkisi bulunmaktadır. Işığın plastik bir değer kazanmasında gölgenin etkisi yadsı-
               namayacak kadar büyüktür. Işık ancak gölge yarattığı sürece var olur. Işığın etkisi olmadan yüzey üzerinde girinti
               ve çıkıntılar olsa bile derinlik algısı oluşturulamaz. Işık kaynağı yön değiştirdikçe gölgeler de yer ve biçim değişti-
               rirler. Cisimlerin yüzeyindeki hareketler girinti ve çıkıntılar, içbükey ve dışbükey yüzeyler farklı gölgeler meydana
               getirmektedir. Işık kaynağına daha yakın olan dışbükey formlar daha çok ışık alırken ışık kaynağından daha uzak
               içbükey formlar dağınık yansıma faktörü sebebiyle daha karanlık bir görsel etkiye sahip olur. Gölgenin oluşmasın-
               da ışık kaynağının şiddeti kadar yönünün de rolü önemlidir. Işığın şiddeti, renklerin ışık dereceleri görsel algı ile
               ayırt edilir.
                  Formun ışık kaynağına göre tasarlanması, formun büyük-küçük, dar-geniş, uzun-kısa, açık-koyu algılanmasına
               olanak sağlayacaktır. Bu nedenle çalışmaya başlarken farklı teknikler ile yapılan çözümlemeler; tasarımın derinlik
               etkisi, boyutu, yönü hakkında tasarımcıya bilgi verirken hem zihinsel hem de görsel olarak yapmak istediklerine
               kolaylık sağlayacaktır (Görsel 1.111).













                a                      b                       c                      ç

               Görsel 1.111: Işık etkisinin farklı tekniklerle obje üzerinde araştırılması





             60
   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68