Page 39 - MÜZİK KÜLTÜRÜ
P. 39
TEMEL MÜZİK KÜLTÜRÜ
Neumlar, 11. yüzyıldan itibaren bugünkü dizeğin ilk adımı sayılabilecek çizgiler üze-
rine yazılmaya başladı. Çizgi üzerindeki neum yazısı, zamanla yerini dizek üzerinde neum
yazısına bıraktı. Dizeğin kullanılması, neumları ses yüksekliklerini belirten imler durumuna
getirdi. Buna bağlı olarak çizgilere ya da çizgi aralarına gelen neumların uç kısımlarını be-
lirginleştirdi. Böylece nota gözleri oluşmaya başladı.
Değişik kültürlerin yazı stillerine göre kimi yerde kare kimi yerde ise baklava biçi-
minde yapılan gözlerle kuyruklar, aynı imde birleşen parçalar hâline geldi.
Sürelerin belirtilmesi konusunda atılan ilk ve en önemli adım, ses sürelerinin uzun
ve kısa ayrımına dayanan modal tartım kalıplarıyla belirlenmesi oldu. Antik Grek şiir tar-
tımlarından alınarak müziğe aktarılan ve modus denilen 6 tartım kalıbı ve bu kalıpların
belirlediği süresel ilişkiler şöyleydi: L= longa: uzun, B= brevis: kısa
Bu nota yazısı ile ifade edilen süresel değerler, günümüzde kullanılan müzik yazısı ile
gösterilebilir (Şekil 3.8).
Şekil 3.8 Süresel değerleri gösteren tablo
Dindışı müziğin ulaştığı özgürlük, üçerli bölünmenin yanı sıra ikişerli bölünme anla-
yışını da getirmiştir. Müzik yazısında ortaya çıkan bu devrim sayesinde küçük değerler daha
geniş sınırlar içinde kullanılmaya başlandı. Bunun sonucunda semiminima, fusa, semifusa
gibi yeni ve farklı değerler ortaya çıktı.
Bu yazı biçiminin öncülerinden olan Philippe de Vitry’nin (Filip dö Vitri) ars nova
adını verdiği evrede ölçek brevis olmuştur. Buna göre müzik parçasının başına konulan da-
irenin anlamı her brevisin üç semibrevise bölüneceğine, yarım daire konulduğunda ise iki
semibrevise bölüneceğine işaret etmekteydi. Bu bölünme şekline göre üçerli bölünmelere
tam, eksiksiz, mükemmel anlamına gelen perfect; ikişerli bölünmelere eksik anlamına ge-
len imperfect denilmektedir (Şekil 3.9).
Şekil 3.9 Nota değerlerini gösteren ölçek
37
37