Page 75 - MÜZİK KÜLTÜRÜ
P. 75

TÜRK MÜZİK KÜLTÜRÜ



                      Türk halk müziğinde kullanılan çalgılar; telli, yaylı,
               üflemeli ve vurmalı olmak üzere dört gruptan oluşur. Telli
               çalgılara bağlama, kopuz, tar; yaylı çalgılara kabak kema-
               ne,  ıklığ,  kemençe;  üflemeli  çalgılara  zurna,  mey,  kaval,
               sipsi; vurmalı çalgılara ise davul, tef, kaşık, zil gibi çalgılar
               örnek verilebilir.
                      Türk  halk  müziğinde  geçmişten  günümüze  öne
               çıkan  isimler;  Kaygusuz  Abdal  (15.  yüzyıl),  Pir  Sultan
               Abdal (17. yüzyıl), Karacaoğlan (17. yüzyıl), Dadaloğlu
               (18.  yüzyıl),  Âşık  Veysel  (1894-1973),  Muharrem  Er-
               taş (1913-1984) ve Neşet Ertaş’tır (1938-2012) (Görsel
               4.37).




                                                                               Görsel 4.37: Karacaoğlan
               2. Türk Sanat Müziği
                                                          İslâmiyet’in kabulünden sonra Türk toplumun-
                                                     da belli değişimlerin yaşanması, sosyal ve kültürel
                                                     birçok yeniliği de beraberinde getirmiştir.
                                                           Anadolu’daki hâkimiyeti sağlayan Türkler; dinî
                                                     ve sosyal anlamda da diğer kültürlerden yoğun bir
                                                     şekilde  etkilenmişlerdir.  El  Kindî  (801-873),  İbn-i
                                                     Sina (980-1037), ve Farabi’nin (873-950) eserleri
                                                     doğrultusunda yeni akımlar ortaya çıkmış ve bugün-
                                                     kü geleneksel Türk müziği, Türk sanat müziğinin
                                                     temelleri oluşmuştur.
                                                          Osmanlı  Dönemi’nin  en  önemli  isimlerinden
                                                     biri olan Itrî’nin bestecilik gücü ile geleneksel Türk
                                                     müziği, Lâle Devri’nde çok önemli eserler kazanmış-
                                                     tır. Hamâmîzâde İsmâil Dede Efendi ve Hacı Arif
                                                     Bey (Görsel 4.38) gibi besteciler şarkı formunda, din
                                                     dışı ve küçük formdaki eserler bestelemişlerdir. Bu
                                                     sayede Tanzimat Fermanı’yla (1839) başlayan Batı-
                                                     lılaşma hareketi Türk müziğini yeni bir değişime sü-
                     Görsel 4.38: Hacı Arif Bey      rüklemiştir.

                      Cumhuriyet’in kurulmasıyla müzik sanatı alanında yaşanan yoğun çalışma ve bunun
               sonucunda ortaya çıkan kurumlaşma oldukça dikkat çekicidir. Cumhuriyet ilan edildiğinde
               Türkiye’de yalnızca iki önemli müzik kurumu bulunmaktaydı. Bunlar Muzıka-yi Hümâyun
               ve Darülelhan idi. Muzıka-yi Hümâyun, 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra
               Avrupa’daki askerî bandolara benzer türde kurulmuş bir bando görünümündeydi. Darülel-
               han ise 1917 yılında kurulmuş, Türk ve Batı müziğinin birlikte yürütüldüğü tek müzik eğitimi
               kurumuydu.
                      Bugün Türkiye’nin birçok yerinde korolar, koservatuvarlar, eğitim kurumları ve ama-
               tör çalışma grupları Türk sanat müziği icra etmekte ve birçok resmî kurum; Türk sanat mü-
               ziği eğitimi vermekte, bu konuda çalışmalar yapmaktadır.
               3. Askerî Müzik
                      Tarih boyunca askerî müzik grupları Türk ordusunun yanında yer almış ve Türklerin
               önem verdiği değerlerden biri olmuştur. Hunlardan bugüne kadar Asya ve İslam devletlerin-
               de vurmalı olarak davul, kös, zil; üflemeli olarak boru ve nefir gibi çalgılardan oluşan askerî
               müzik toplulukları kurulmuştur. Bu gruplar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde tabılhane
               daha sonra ise mehterhane adını almıştır.





                                                                                                           73
   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80