Page 70 - MÜZİK KÜLTÜRÜ |
P. 70
TANIMAK GEREK
Hasan Ferit Alnar: 11 Mart 1906'da İstanbul'da dünyaya geldi. O bir mü-
zisyen, besteci, orkestra şefi, kanun virtüözü ve müzik öğretmeniydi. Müziğe
annesinin teşvikiyle 8 yaşında kanunla başladı. İlk öğretmeni hiç şüphesiz an-
nesiydi. Daha sonra Vitali Efendi'den dersler aldı ve 12 yaşında bir kanun vir-
tüözü olarak ün kazandı. 16 yaşında ilk bestelerini yaptı. Bu gençlik yıllarında
armoni, kontrpuan ve füg dersleri de aldı ve çok sesli müzik alanına yöneldi.
1922-1926 yılları arasında İstanbul Sultanisi ve Darü't-Ta'lim-i Musiki Toplu-
luğu'nda kanun çaldı ve deneyim kazandı. 1922'de, bu deneyimlerinin meyvesi
olan, Türk makamlarını kullandığı tek sesli bir operetle besteciliğe başladı. 1926
yılında On Saz Semai'sini yayımladı. Saz semaisinde, kendisinden armoni ders-
leri aldığı Hüseyin Sadettin Arel'in etkisi altında kaldı.
Öğrenimine devam ettiği İstanbul Mimarlık Akademisini yarıda bırakarak devlet bursuyla
1927'de Viyana'ya gitti. Avrupa'ya yüksek müzik eğitimi almak üzere gönderilen genç müzisyenler
arasında o da vardı. Viyana Devlet Müzik Akademisinde bestecilik ve orkestra yöneticiliği dersleri
aldı. 1932'de Viyana'daki eğitimini tamamladı ve Türkiye'ye döndü.
İstanbul Şehir Tiyatrosunda orkestra şefliği yaptı ve aynı zamanda Belediye Konservatuva-
rında müzik tarihi öğretmenliği görevinde bulundu. Gençlik yıllarında Darülelhanda kanun çaldı.
Hasan Ferit'in müzik alanında başarılı olmasında ve Batı'da eğitim almasında Arel kadar Atatürk'ün
de büyük katkısı oldu.
Atatürk, kendi müziğimizin yanı sıra Batı müziğinin de öğrenilmesi gerektiğini savunuyordu.
Bu mantıkla, Hasan Ferit gibi yetenekleri Batı'ya burslu olarak gönderdi. Hasan Ferit, Atatürk'ün
hayatta olduğu dönemde ilk opera gösterisini hazırladı. Bu gösterilerin en önemlileri, Ankara'da
hazırladığı opera temsilleridir.
Alnar'ın Türk müziğine yaptığı hizmet takdire değerdir. O, klasik Türk müziği ögelerini Batı
müziği teknikleri ile bağdaştırmaya çalışan ilk müzisyenlerdendi. Hem Batı hem de Türk müziği ve
kültürünü çok iyi bilen Alnar, bu yönüyle büyük saygı kazandı.
1940'larda, büyük yokluklar içerisinde çok sesli çağdaş müzik akımını başlatan, ilk kuşak bes-
tecilerden olan Türk Beşleri arasında yer aldı. 1946 yılında, daha önce yardımcı şef olduğu Cum-
hurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın şefliğine getirildi. Altı yıl bu görevde kaldı. Ancak 1952'de
yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle şeflik görevinden ayrıldı. Ancak Türk müziğine olan hizmeti
devam etti. Atatürk'ün açtırdığı Ankara Devlet Konservatuvarında öğretmenlik yapmaya başladı
ve bu görevini ölümüne kadar sürdürdü.
Bir süreliğine tekrar Viyana'ya gitti (1952-1955). Burada Viyana Senfoni Orkestrası gibi çeşitli
orkestraları konuk şef olarak yönetti ve Türkiye'yi temsil etti. Münih ve Stuttgart'ta da bulundu.
Münih Filarmonisi, Stuttgart Radyo Orkestrası, Atina ve Sofya Senfoni topluluklarını konuk sanatçı
olarak idare etti. Türk müziği ve sanatının Avrupa'ya açılışına katkıda bulundu ve bu alanda da
birçok ilki gerçekleştirdi.
Alnar'ın yaşamında büyük acılar da oldu. Önce babasını, sonra annesini ve İngiltere'de öğre-
nim gören oğlunu kaybetti. Bu kayıplardan sonra 1977 yılından itibaren sağlığı iyice bozuldu. Türk
müzik tarihinin en büyük kanun virtüözü olarak tanınan Hasan Ferit Alnar, otuz yıllık şeflik kariyeri
boyunca yaklaşık 200 operet, 1000 konser ve 400 opera temsili yönetti. Türk halk müziğine ilgi
gösteren Alnar, halk müziği enstrümanlarını özellikle ''Prelüd'' ve ''İlk Dans'' adlı orkestra eserle-
rinde kullandı. Ancak en dikkat çeken eseri, 1944-1951 yılları arasında bestelediği ''Kanun ve Yaylı
Sazlar Orkestrası İçin Konçerto''dur. Bu eser 1958 yılında kendisi tarafından yaylı sazlar dörtlüsü
eşliğinde Ankara'da seslendirildi.
69