Page 68 - MÜZİK KÜLTÜRÜ |
P. 68
Blues: Hüzünlü bir içeriğe sahip ve "blue note"ların kullanıldığı, Amerikalı siyahi kölelerin ça-
lışırken söylediği dinî karakterli şarkılardan doğan, çok daha önceleri var olmasına karşın aslen
1900’lerde kentlerde etkili olmaya başlayan melodik ve ritmik özgürlükteki Afro-Amerikan şarkı
stilidir. Cazı etkileyen ve armonik temel yapı olarak kabul edilen her biri 4 mezürlük 3 bölmeden
oluşan 12 mezür tarzını tanımlamakta kullanılan blues 12 bar, city ve country bölümlerine ayrılır.
19. yüzyılın ortalarında yaygınlaşmış görünse de bluesun kökeni belirsizdir. Blues, 19. yüzyıl ba-
şından itibaren Afrika sözünün ayrıcalıklı ifade araçlarından biri olur. Müzikolojik düzlemde blues,
ABD’nin güneyindeki tüm müzikler gibi çoğu zaman bemolleşmiş bir beşinci aralıkla pentatonik
gamı kullanır. Bluesun en karakteristik özellikleri kuşkusuz blue note ve swing ritimleridir. Blue note
denilen nota, tonun beşinci derecesinin yarım ses pesleşmesiyle elde edilen notadır ve bluesa öz-
gün bir hüzün kazandırır. İngilizcede mavi ve hüzün arasında kurulan metaforik ilişkiye bir gön-
derme yapılarak bu notaya blue note denmiştir. Oldukça güçlü bir doğaçlama yeteneği gerektiren
blues, bugün de tüm dünyadaki müzisyenlerin ilgisini çekmeye devam etmektedir. Swing ritim ise
temelde bir dans ritmidir. Kelime anlamı "sallanmak" olan bu terim müzikal olarak da aynı anlamda
kullanılmıştır. Ritmin ikinci zamanının ikiye bölünerek önce noktalı sekizlik, ardından da on altılık
bir nota gelmesiyle oluşur. Örnek swing notasyonu şöyledir:
Rock’n Roll: Ülkemizde etkisi en fazla hissedilen yabancı müzik muhtemelen rock'n rolldur.
Bugün bildiğimiz rock ve türevlerinin ve pop müziğin atasının rock'n roll olduğu söylenebilir. Caz
ve bluesta olduğu gibi bu müziğin kökenlerinin de Amerika’ya getirilip köleleştirilen siyahilere da-
yandığı düşünülmektedir. Rock'n roll, elektriğin müzikte kullanılmaya başlanmasıyla birlikte blu-
es ritimleri ve caz armonilerinden yavaş yavaş sıyrılarak ortaya çıkmış bir türdür. İlk elektro gitar
1940’larda kullanılmaya başlanmıştır. Bundan yaklaşık 10-15 yıl sonra ise rock'n roll ortaya çıkmıştır.
Bu müziğin temel tetikleyicisinin elektrikli müzik aletleri olduğu savunulabilir. Bir devreyle enstrü-
mandan alınan sinyalin bir anflikatöre aktarılması ve bu anflikatörden de yükseltilerek dışarıya ve-
rilebilmesi dünya müzik tarihini köklü bir biçimde değiştirmiştir. Dünyanın ilk rock'n roll şarkısının
hangisi olduğu bugün tartışmalı bir konudur.
1950’lerde gençler için rock'n roll özgürlüğü
simgelerken radyolar sürekli bu müziği çalı-
yordu. Rock'n rollun beklenmedik biçimde
gelişmesi çoğu kimse için öngörülemez bir
olaydı. Bundan dolayı rock'n rollun doğuşu,
internetin doğuşuna benzetilir. Daha sonra
özellikle elektro gitarın sesine elektronik ci-
hazlar kanalıyla müdahale edilerek distor-
tion tonlar elde edilecek ve bu gelişmeden
de bambaşka müzik türleri doğacaktır. Bu-
gün bildiğimiz rock, metal ve bu müzikle-
rin türevleri için yol böyle açılmış olacaktır
(Görsel 4.35).
Görsel 4.35: Rock müzik grubu
67