Page 101 - TÜRK VE BATI MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 101
8. ÜNİTE
8.3. 20. Yüzyıl Müziğinin Genel Özellikleri
8.3.1. 20. Yüzyıl Müziğinin Özellikleri
Müzik tarihinde her dönemin müziğine farklı kavramlar eşlik etmiştir. Rönesans Dönemi’nde “hümanizm”, Kla-
sik Dönem’de “aydınlanma”, Romantik Dönem’de “bireycilik” kavramı etkili olurken 20. yüzyıl müzik anlayışı “çoğul-
culuk” felsefesini temel alarak yükselmiştir. Yeni deneyimlerin ışığında varlık gösteren 20. yüzyıl müziği “modern”,
“çağdaş” veya “yeni” sıfatları ile tanımlanmıştır.
20. yüzyıl müziğinin başlıca özelliği uyumsuz seslerin kullanılmasıdır. Bu dönemde müzik, gerçeği iyi ve kötü
yönleriyle yansıtma görevini üstlenmiştir. Gerçeği yansıtma çabası, bestecileri hayalcilikten ve duygusallıktan
uzaklaştırmıştır. Modern müzikte amaç, eserleri duyular yerine akılla betimlemek ve bestelemek olmuştur. Bunun
sonucunda tonalite yerine atonalite, uyumlu sesler yerine gürültü, belirli bir düzenleme yerine gelişigüzel yazılmış
hissi uyandıran kompozisyonlar ortaya çıkmıştır.
1. ETKİNLİK
• Aşağıdaki eserleri tabloda belirtilen anahtar kelimeleri kullanarak bulunuz ve dinleyiniz.
• Dinlediğiniz eserleri 20. yüzyıl müziğine özgü “gerçeklik algısı” yönünden değerlendiriniz.
Bestecinin Adı Eserin Adı Anahtar Kelime
Sergei Prokofiev (Sergi Prokofev) Do Majör Çello Sonatı Op.119 Prokofiev, op.119
Claude Debussy Rondeau Debussy, rondeau
8.3.2. 20. Yüzyıl Müziğine Hâkim Olan Atonal Anlayış
20. yüzyılda yeni tekniklerin bulunması; geçmiş dönemlere ait armoni anlayışının, tonal yapının ve akor sistem-
lerinin geçerliliğini yitirmesine yol açmıştır. 20. yüzyılın en temel özelliği, uyumsuz akorların ve seslerin uyumlu
akorlara dönüştürülmeden serbestçe kullanılması olmuştur. Bu yüzyılda tonal armoninin majör ve minör dizileri-
nin yerini sentetik diziler ve kilise modları almış, kromatik dizinin on iki sesinin eşitlendiği atonal bir melodi anlayı-
şı benimsenmiştir. Uyumsuzluk ekseninde gelişen ritim anlayışı, yeni renklerin ve tınıların bulunmasını sağlamıştır.
Eserlerde asimetrik ve değişikliğe uğramış ritimler ile pürüzlü ve karmaşık melodik çizgiler sık sık kullanılmıştır. Bu
değişiklikler ile müzik estetiğinde de yeni bir bakış açısı oluşmuştur.
20. yüzyıl müziğinin ana karakteri olan atonal anlayışa ait ilk çalışmaları Arnold Schönberg (Arnıld Şönberg)
yapmıştır. Önceleri hiçbir kurala bağlı kalmaksızın atonal denemeler gerçekleştiren Schönberg, daha sonra atona-
litenin belirli kurallarla sınırlandığı on iki ton sistemini geliştirmiştir. On iki ton sistemi, geleneksel müzik kuralla-
rının tümünün yıkıldığı bir sistemdir ve bu sistemin kuralları ana hatları ile şöyledir:
• Bir dizi, 12 sesten oluşur ve belirli bir tona bağlı kalmaksızın kullanılır.
• Eser, dizinin herhangi bir sesi ile başlayıp herhangi bir sesi ile bitebilir.
• Tonal müziğin aksine tüm sesler aynı öneme sahiptir.
• Daha önce kullanılan bir sese dönülebilmesi için tüm seslerin belirli bir sıra ile kullanılması gerekir.
Schönberg’in geliştirdiği 12 ton sistemini, öğrencileri olan Alban Berg (Alban Berk) ve Anton Webern de (Entın
Wöbırn) bazı eserlerinde kullanmıştır. Fakat Alban Berg, bu sistemin dışına çıkarak atonal besteler de yapmıştır. Bu
bestelerin en bilineni, Wozzeck (Votzek) Operası’dır.
2. ETKİNLİK
• Aşağıdaki eserleri tabloda belirtilen anahtar kelimeleri kullanarak bulunuz ve dinleyiniz.
• Eserlerdeki atonal etkiyi belirlemeye çalışınız.
• İzlenimlerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
Bestecinin Adı Eserin Adı Anahtar Kelime
Arnold Schönberg Çeşitlemeler Op.31 Schönberg, op.31
Alban Berg Wozzeck Operası Berg, wozzeck
100 20. YÜZYIL VE MODERNİZM