Page 149 - TÜRK İSLAM MUSİKİSİ 12
P. 149

TERİMLER SÖZLÜĞÜ


              -K-
              Kam: Türk budunlarınca şamanlara verilen ad.
              Kamet: Farz namazlardan önce namazın başlamak üzere olduğunu belirli sözlerle duyurmayı ifade
              eden terim.
              Kâr: Genellikle büyük  usullerle ve Farsça sözler kullanılarak  yazılan, Türk müziğindeki din dışı
              sözlü eserler içerisindeki en büyük form. Fasıl içerisindeki yeri peşrevle beste arasındadır. Güftesi
              murabba olup, çoğunlukla da daha fazla mısralıdır ve bolca terennüm içerir.
              Kârçe: Kâr formunun daha kısa, daha küçük şekli.
              Kaside: Türk dinî müziğinde gazel formundaki ezgilere verilen isim. Çoğunlukla bir kişiyi övmek
              amacıyla yazılmıştır.
              Kazasker: İlmiye sınıfının yüksek derecesinde bulunan devlet görevlisi.
              Kervansaray: Ana yollarda kervanların konaklaması için yapılan büyük han.
              Kethüda: Zengin kimselerin ve devlet büyüklerinin buyruğunda çalışan, onların birtakım işlerini
              gören kimse; kâhya.
              Kıraat: Kur’an’ı belli kural ve işaretlere göre okuma.
              Kıta: Şiirin dörtlüklerden kurulmuş her bir kümesine verilen isim.
              Kıyam: Namazda ayakta durmayı ifade eden fıkıh terimi.
              Kopuz: Daha çok telli ve uzun saplı, mızrap veya el ile çalınan çalgılara Türk dünyasının müzik
              kültüründe verilen isim.
              Koşma: Sazla okunmak için hece ölçüsü ile yazılmış, ilk kıtasının birinci, ikinci ve dördüncü dizele-
              riyle öteki kıtalarının dördüncü dizeleri birbiriyle, kalan dizeler de kendi aralarında uyaklı, konuları
              sevgi ve doğa olayları olan bir halk şiiri.
              Köçekçe: Çoğu karcığar veya ağırlama makamında, kıvrak ve şen oyun havası.
              Kudüm: Mehter takımlarında ve tekkelerde kullanılmış olan, metal kâseli, uçları yuvarlak iki değ-
              nekle çalınan, küçük iki davuldan oluşmuş usul vurma aracı.
              Kuramcı: Kuram ortaya koyan kimse, kurama bağlı olan; nazariyatçı, nazariyeci, teorisyen.
              Küme Fasılları: Saray dışından kalabalık bir müzisyen topluluğunun sarayda, padişah huzurunda
              verdiği konser.


              -L-
              Literatür: Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı veya eserlerin bütünü.


              -M-
              Mahlukat: Yaratılmış olan şeyler, bütün yaratıklar.
              Mazhar: Büyük zilsiz def. Daha çok dinî müzikte kullanılan bu vurmalı çalgıdan dört beş tanesi bir
              araya gelip özel bir topluluk oluştururlar. Mevlevi, Kadiri ve Rufai dergâhları başta olmak üzere açık
              zikir yapan pek çok tarikat tarafından kullanılır.
              Mensup: Bir yerle veya bir kimseyle bağlantısı olan, ilişkili.
              Mersiye: Ağıt. Daha çok ünlü ve toplum tarafından önem atfedilen kişilerin ölümünün ardından
              söylenen ağıtlara bu isim verilir. Çoğunlukla serbest tartımlı bir tarzda icrâ edilen mersiyeler, çeşitli
              edebî formlardaki şiirlerle söylenir.
              Mescit: Genellikle minaresiz, küçük cami.
              Metafizik: Doğa ötesi. Duyularımızla algılayamadığımız varlıkların sebeplerini ve temellerini araş-
              tıran felsefe.



                                                                                                         147
   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153   154