Page 151 - TÜRK İSLAM MUSİKİSİ 12
P. 151

TERİMLER SÖZLÜĞÜ


               -P-
               Pençgâh: Klasik Türk müziğinde neva sesine eskiden verilen isim.
               Peşrev: Klasik Türk müziğinde çalgı müziği formu. Bazı basit usuller dışında daima büyük usul-
               lerle bestelenir ve her bölümüne hane adı verilir.
               Postnişin: Postta oturan, tekkenin şeyhi olan kimse.


               -R-
               Rahatülervah: Klasik Türk müziğinde kullanılan birleşik makam. Dügâh (la) sesi üzerindeki hü-
               mayun, hicaz ve uzzal makamı dizilerine ırak sesi (fa diyez) üzerine aktarılmış bir segâh dörtlü-
               sünün eklenmesiyle meydana getirilmiştir.
               Rast: Klasik Türk müziğinde kullanılan basit makam. En eski makamlardandır. Rast (sol) sesi
               üzerinde  bir  rast  beşlisine  neva  (re)  sesi  üzerine  aktarılmış  bir  rast  dörtlüsünün  eklenmesiyle
               meydana getirilmiştir.
               Ravza: Arapgirli Şükrullah Bey'in icadı olan beş telli, yaylı çalgı.
               Rebab: Gövdesi Hindistan cevizi kabuğundan yapılmış, uzun saplı, telli ve yaylı çalgı.
               Rebiyülahir: Ay takviminin dördüncü ayı; küçük mevlit ayı.
               Rebiyülevvel: Ay takviminin üçüncü ayı; büyük mevlit ayı.
               Redif: Şiirde uyaktan sonra tekrarlanan, aynı harflerden oluşan kelime veya ek; yedek. Âşık şii-
               rinde kullanılan ayak anlamı ile eş değerdir.
               Ribat: Sınır boylarında ve stratejik mevkilerde askerî amaçlı müstahkem yapılara verilen ad.
               Rubai: Divan edebiyatında dört dizeden oluşan ve belirli aruz kalıpları ile yazılan şiir; dördül.


               -S-
               Sahur: Ramazan ayında oruç tutanların gün doğmadan önce belirli saatte yedikleri yemek.
               Savmaa: Bir şeyhin yönetiminde tasavvuf eğitiminin verildiği mekân.
               Savt: Arapçada "teganni edilen şiir anlamına gelmektedir. Bugünkü Arap müziğinde belirli bir
               akışı olan, fakat usulü bulunmayan Arap gazeli anlamını taşımaktadır. Eski Türk müziğinde de
               bir form adıdır. Daha çok tekkelerde okunan parçalara bu ad verilmiştir. Savtta güfte, tekrarlanan
               birkaç kısa cümleden meydana gelmektedir.
               Semah: Alevi ve Bektaşilerin cem törenlerinde on iki hizmetten biri olarak, müzik ve nefesler
               eşliğinde ilahi aşkla kadınlı erkekli dönerek yaptıkları kutsal dans.
               Semai: Klasik Türk müziğinde bir form. Din dışı ve sözlü eserlere özeldir. Aksak semai, yürük
               semai ve bunların çeşitli mertebelerindeki usullerle ölçülür.
               Semavi: Gökle ilgili, göğe ilişkin.
               Semazen: Sema yapan anlamında bir Mevlevi terimi.
               Semazenbaşı: Mevlevilikte semayı yöneten ve yeni intisap edenlere sema öğreten dede.
               Sofyan: Klasik Türk müziğinde 4 süreli küçük usul. İki adet Nim-Sofyan usulünün birleştirilme-
               siyle meydana getirilmiştir. Bu usul ile şarkı, peşrev, oyun havası, tevşih, birçok ilahi ve nadiren
               beste formları ölçülmüştür. Halk müziğinde daha çok kullanılmaktadır.
               Sultaniyegah: Klasik Türk müziği makamlarından biri.

               -Ş-
               Şaman: Şamanlıkta büyü yapan, gelecekten haber verdiğine, ruhlarla ilişki kurarak hastalıkları
               iyileştirdiğine inanılan kimse; baskı, kam.


                                                                                                         149
   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156