Page 35 - TÜRK MÜZİĞİ TEORİ VE UYGULAMASI 9
P. 35
Yeniçeri Ocağı ile birlikte Mehterhane kapatılmış, yerine bando kurulmuştur. Mızıka-yı Hümayun
adıyla kurulan ilk bando kısa sürede gelişmiş ve sonrasında yeni bandolar kurulmuştur. Bandolar bir
yandan askerî müzik icra ederken bir yandan da müzisyen yetiştiren okul haline gelmiştir.
4. ETKİNLİK
Hücum Marşı’nı dinleyiniz.
2.2. Türk Müziğinde Kullanılan Ses Sistemleri
Türk müziğindeki ses sistemleri üzerine yapılan çalışmaların kökleri çok eski tarihlere kadar uzan-
maktadır. Safiyyüddin el-Urmevî (1237-1294), Abdülkâdir-i Merâgî (1360-1435), Dimitri Kantemi-
roğlu (1673-1723), Abdülbâki Nâsır Dede (1763-1821), Haşim Bey (1815-1868) gibi müzik bilginleri
ve kuramcılar Türk müziği ses sistemleri üzerine çalışmışlardır. Bu kuramcılar 17 perdeli ses sistemi
üzerinde çalışırken sonraki zamanda yaşamış kuramcılarda perde sayıları farklılık göstermiştir. Perde
sayıları; Rauf Yekta Bey (1871-1935), Hüseyin Sadeddin Arel (1880-1955), Suphi Ezgi (1869-1962),
Salih Murad Uzdilek (1891-1967) ses sisteminde 24’e, Ekrem Karadeniz (1904-1981) ses sisteminde
41’e çıkmıştır.
Bugün eğitim kurumlarında okutulmakta olan sistem, birbirine eşit olmayan 24 aralık ve 25 sesten
oluşan Arel-Ezgi-Uzdilek sistemidir. Bu sistem 20. yüzyıl başlarında bilimsel metotlara dayalı, açık-
lanabilir bir sistem arayışı çalışmalarının sonucu olarak doğmuştur.
2.3. Türk Müziğinde Kullanılan Nota Yazım Sistemleri
Türk müziğinde tarih boyunca Ebced, Ali Ufkî Bey, Kantemiroğlu, Abdülbâki Nâsır Dede ve Ham-
parsum nota yazım sistemleri kullanılmıştır.
Arap dilindeki Ebced Kalıbı denen bir sistemden hareket
edilerek harflere numaralar verilmiş ve perdeler buna göre
değerlendirilmiştir. Bu notayı ilk kez geliştirerek değer-
lendiren Safiyyüddin el-Urmevî olmuştur. Şerefiye adın-
daki kitabında ebced notası ile yazmış olduğu remel usu-
lünde ve nevruz makamında bestesi bulunmaktadır.
Görsel 2.4: Ebcet Notası
Asıl adı Albert Bobowski olan Ali Ufki Bey, şairliği ve dilciliğinin yanı sıra santur çalan bir besteci
ve müzisyendir. Mecmua-i Saz u Söz (Saz ve Söz Dergisi) adlı çalışmasında halk müziğine ve klasik
müziğe ilişkin örnekleri ve ezgileri notaya dökerek mevcut birikimi belgelendirmeyi amaçlamıştır.
Kantemiroğlu olarak bilinen Dimitri, Türkler’in kullandığı ebced notasını yeniden düzenleyerek yüz-
lerce müzik eserini notaya almış ve bu eserlerin günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Kantemiroğlu’nun
çağdaşı olan ve Türk notacılığının önemli isimlerinden Nâyi Osman Dede’nin nota yazısı da Kante-
miroğlu’nun nota yazısına benzerdir. Nâyi Osman Dede’nin torunu Abdülbâki Nâsır Dede’ye bizzat
3. Selim bir nota yazısı ısmarlamıştır. Abdülbâki Nâsır Dede’nin nota yazısının akıbeti ondan önceki-
lerden pek de farklı olmamıştır.
TÜRK MÜZİĞİNE GİRİŞ 33