Page 136 - TİYATRO TARİHİ 9
P. 136

=   BİLGİ KUTUSU

            XVIII. yüzyılın başlarında Avrupa’da görülen Rokoko sanatı kendinden önceki Barok üsluba karşı çıkmıştır.
            Resimden mimariye, tiyatrodan edebiyata her alanda etkili olan bu sanatsal üslupta akışkan kıvrımlı
            biçimlere, ince bir zevkle bezenmiş çizgili tasarımlara yer verilmiştir. Rokoko üslubunu yansıtan sanat
            eserlerinde açık ve ferah renklerle bezeli zarif ve seçkin bir hava bulunmaktadır. Bu dönemde Almanya’nın
            Münih kentinde inşa edilen Residenz Tiyatrosu mimaride Rokoko üslubunu yansıtan en önemli tiyatro
            binası olmuştur. Rönesans’ta inşa edilen diğer çerçeve sahne tasarımlı binalara göre bu binada seyir yeri lale
            çiçeğinin çizgisel görünüşünü yansıtır biçimde tasarlanmıştır.


          7.1.1.   XVIII. Yüzyılda Batı Tiyatrosundaki Gelişmeler

          XVIII. yüzyılda Batı tiyatro düşüncesi ve uygulamalarında önemli yenilikler yaşanmıştır. Orta sınıfın güçlenmesiyle
          kültürde yeni değerler ve sanatta yeni bir beğeni ortaya çıkmıştır. Bu sınıf; tiyatroda kral, kraliçe, prens veya
          prenseslerin ya da mitolojik kahramanların olağanüstü olaylarını izlemeyi bayağı bulmuştur. Çağın tiyatro
          seyircisi ise düşündüren, yücelten, arındıran tragedyalar yerine; duygulandıran ve heyecanlandıran, yaşamın
          acıklı ve gülünç yanlarını iç içe gösteren dramlardan hoşlanmıştır.

          7.1.1.1.   İtalyan Tiyatrosu
          XVIII. yüzyılda Avrupa tiyatrolarına İtalyan sahne tasarımcılığı hâkim olmuştur.
          Aynı durum oyun yazarlığında görülmemiştir. İtalyan oyun yazarlarından
          sadece birkaç yazar üne kavuşabilmiştir. Bu dönemde opera türü daha saygın
          olduğu için birçok İtalyan yazar opera librettosu (opera metni) yazmayı tercih
          etmiş, tiyatroyla daha az ilgilenmiştir.


          1750’den önce kayda değer tek tragedya Francesco Scipione di Maffei’in
          (Françesko Şipiyone di Maffey) yazdığı Merope adlı eserdir.

          İtalya’nın bu dönemdeki asıl önemli tragedya yazarı Vittorio Alfieri (Vittoryo
          Alfieri), 1770’lerde kendini göstermeye başlamıştır (Görsel 7.5). En güçlü duy-
          guları sade bir dramatik üslupla yansıtmıştır. Oyunlarında kurgu bakımından
          gereksiz bulduğu her şeyi oyunun sonlarına doğru yavaş yavaş sahneden
          çekmiştir.

          Oyunları XVIII. yüzyıl oyun özelliklerini taşımaktan çok Racine’in oyunlarına   š   Görsel 7.5: Vittorio Alfieri heykeli
          benzemektedir. Aristo, Antigone, Mirra gibi oyunları yazmıştır. Saul adlı oyunu
          gerçek bir sanat eseri olarak kabul edilmiştir.

          XVIII. yüzyılda İtalyan oyun yazarlığı en çok komedya türünde başarılı olmuştur.
          Komedya, 1750’li yıllara kadar İtalya halk tiyatrosu geleneği olan Commedia
          dell’Arte çevresinde gelişmiş ve bunun dışına pek çıkamamıştır. 1700’lerden
          sonra ise Commedia dell’Arte eski önemini yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştır.
          Dönemin en büyük İtalyan komedya yazarı Carlo Goldoni’dir (Karlo Goldoni)
          (Görsel 7.6). Goldoni, kariyerine Commedia dell’Arte topluluklarına oyun
          yazarak başlamış fakat en başından beri Commedia dell’Arte geleneğinin
          birçok özelliğine karşı kendi yenilikçi fikirlerini ortaya atmıştır. Goldoni tiyat-
          roda şu fikirleri savunmuştur:


          •   Maske, mimik hareketlerini engellediği için kullanılmamalıdır.
          •   Oyunlarda kalıplaşmış konular yerine gerçek yaşantılardan esinlenilen
             konular işlenmelidir.
          •   Doğaçlama yöntemi kaldırılmalıdır.
                                                                          š   Görsel 7.6: Carlo Goldoni heykeli


         134
                                                     7. ÜNİTE
   131   132   133   134   135   136   137   138   139   140   141