Page 228 - TİYATRO TARİHİ 9
P. 228
13.1.1.2. Kukla ve Gölge Oyunu
Kukla oyunları, Türk seyirlik geleneğinin en eskilerinden biridir. Türklerin gölge oyunu ve Karagöz’le tanışmaları
XVI. yüzyılda gerçekleşirken kuklayı kullanmaları çok daha eskilere dayanır.
Anadolu’da kukla gösterimleri Sultan I. Kılıç Aslan (1079-1107) zamanındaki epik ve satirik gösterimlere kadar
uzanmaktadır. Gölge oyununu da besleyen bir gösterim türüdür. Ayrıca 1572’de gerçekleştirilen Osmanlı
şenlikleri ve geçit da kukla oynatılmıştır. XVIII. yüzyıl kaynaklarına göre Eski Türkler ve yakın zamanlara kadar
Özbekler, kukla oyununa çadır hayal demişlerdir.
Gölge ve kukla oyunu, başta Evliyâ Çelebi’nin Seyâhatnâme’sinde olmak üzere birçok tarihi kaynakta adına
rastlanan gösteri formlarıdır.
Gölge oyunu önceleri perde arkasında oynayan oyuncuların çeşitli şahsiyetleri canlandırması olarak ortaya
çıkmıştır. İlk zamanlarda hayal oyunu şeklinde adlandırılmıştır. Bu oyuncuların kendileri değil, sadece gölgeleri
görünmüştür. Oyunlarda taklit tekrarlarından yararlanılmıştır. Gölge oyununu bu şekilde başlatan sanatçının
Şeyh Küşterî olduğu bilinmekte ve Karagöz oyununda kendisi anılmaktadır (Görsel 13.3).
Görsel 13.3: Gölge oyunu
Sultan Orhan’ın karşısında Karagöz ve Hacivat’ın hayallerini beyaz perdeye yansıtarak onun övgüsünü almıştır.
Karagöz oyununun beyaz bir perdeden ibaret sahnesine Şeyh Küşterî Meydanı denmesi, bu oyunun ustasını
anmayı amaçlar.
İslam dünyasında gölge oyunu, tasavvuf inanışının da bir ifade biçimi olmuştur. Buna göre kâinatta görülen her
şey bu dünyada bir hayal konumundadır.
13.1.1.3. Tuluat Geleneği ve Orta Oyunu
Tuluat (doğaçlama); hikâye anlatıcılığı, kukla, Karagöz, köy seyirlik oyunları ve özellikle orta oyununda kullanılan
bir gelenektir (Görsel 13.4).
Görsel 13.4: Tuluat geleneği ile sahnelenen bir oyun
226 13. ÜNİTE