Page 229 - TİYATRO TARİHİ 9
P. 229

Osmanlı İmparatorluğu’nda özellikle XVII. yüzyıl itibariyle düğün ve eğlence günlerinde  kol oyunu adıyla
            oyunlar oynanmaya başlanmıştır. Kol oyunları, güldürücü tiyatro oyunlarıdır. Zuhûrî kolu, han kolu meydan
            oyunu, taklit oyunu, zuhuri adlandırmalardan sonra orta oyunu adını ve kompozisyonunu almıştır.

            Orta oyunu, geleneksel Türk tiyatrosunun önemli bir formudur. Yazılı kaynaklarda görülen son şeklini XIX.
            yüzyılda kazanmıştır ancak usta ve çırak ilişkisi ile kuşaktan kuşağa aktarılarak sürdürülmüş olan bu geleneğin
            kaynağının çok daha eski tarihlere uzandığı bilinmektedir. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında karşılıklı
            söyleşmeye benzeyen tuluata dayalı oyunlar oynanmıştır.

            Orta oyununda Karagöz’ün izleri görülmektedir. Orta oyununun Karagöz’de olduğu gibi bir kelime oyunu
            şeklinde gelişmesi, zekice şakalarla ilerlemesi, fars tipi komedilerde olduğu gibi tekrarlanan güldürücü
            hareketlerle yürütülmesi bu duruma örnektir.

                                             METİN ANLAMA VE YORUMLAMA


                                                   HALK HİKÂYESİ

                     ........................................

                     XVII. asırda çeşitli halk hikâyelerinden başka asrın geniş şöhret kazanmış meddahları
                     tarafından söylenen güldürücü hikâyeler de büyük rağbet görmüştür. Satir ve komedi
                     zekâsı trajik merakından daha üstün olan Türk halkı arasında yetişen çok zeki meddahlar,
                     mevzûlarını günün içtimâî hayatından aldıkları güldürücü ve taklitli hikâyelerini halk
                     toplantı yerlerinde söylemeye devam etmişlerdir. Bu hikâyeler, Karagöz tiyatrosunda
                     olduğu  gibi  bir  kişi  tarafından  anlatılıyor  ve  bu  bir  kişi;  çeşitli  halk  zümrelerine  ve
                     mesleklere, karakterlere mensup insanları konuşturarak veya Türk topluluğu içindeki Rum,
                     Ermeni, Yahudi, Laz, Kürd, Acem, Arap, Arnavud vb. azınlıklarına mensup tipik insanları
                     kendi  karakterleri   ve bozuk Türkçe söyleyişleri ile taklid ederek  hikayesini,  büyük bir
                     ustalıkla, adeta bir temsil mahiyetinde anlatıyordu.

                     ........................................
                                                   Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, II. Cilt



                  Aşağıdaki soruları metinden hareketle cevaplayınız.

                  1.  Farklı toplulukların aynı ülkede bir arada yaşaması, o ülkenin tiyatrosunu nasıl etkilemektedir?
                  2.  Meddahlar ağırlıklı olarak neden komedi unsuruna başvurmuştur?
                  3.  Geleneksel tiyatro formlarında benzer tiplerin yer almasının nedenleri nelerdir?



                                                  Q   ARAŞTIRINIZ

               Geleneksel Türk tiyatrosu alanında çalışan tiyatro tarihçilerinin bu konudaki çalışmaları nelerdir?


            13.1.2.   Geleneksel Türk Tiyatrosu Türleri

            Geleneksel tiyatro formları, halk tiyatrosu ve köy tiyatrosu geleneklerini içermektedir. Bu tiyatro formları
            Tanzimat  Dönemi  öncesinde  şekillenmiştir.  Geleneksel  tiyatro  formları  arasında  kukla  oyunu,  orta  oyunu,
            meddahlık, dramatik danslar ve savaş konulu oyunlar yer almaktadır.

            Kırsalda yaşayan toplulukların kültürel üretimlerinin bir sonucu olarak köylü tiyatrosu geleneği oluşmuştur. Bu
            gelenek içerisinde ise köy seyirlik oyunları ortaya çıkmıştır.



                                                                                                     227
                                    BAŞLANGICINDAN TANZİMAT’A TÜRKİYE’DE TİYATRO
   224   225   226   227   228   229   230   231   232   233   234