Page 8 - Bilgi ve Beceri Bütünlüğünde Öğrenen Okul Kültürü
P. 8
BİLGİ VE BECERİ BÜTÜNLÜĞÜNDE ÖĞRENEN OKUL KÜLTÜRÜ
ÖĞRENEN OKUL
Bilgi, çağımızın en önemli gücü olarak değerlendirilmektedir. Öğrenme ise bilgiye
ulaşmada, bilginin üretilmesinde ve aktarılmasında önemli bir süreçtir. Öğrenme, bireyin
yaşantıları neticesinde davranışlarında meydana gelen değişimleri veya yeni davranışlar
edinme süreçlerini içermektedir. İnsan davranışlarında meydana gelen değişimlerin büyük
bir kısmı insan yaşamında önemli bir yer tutan öğrenme yoluyla gerçekleşmektedir (Uğur,
2019).
Öğrenme, bireysel düzeyde olabileceği gibi grup ve kurum düzeyinde de olabilir. Kü-
reselleşmenin doğal bir sonucu olarak değişimler çok hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir.
1990’lı yıllarda, öğrenen kurum, kurumların hayatta kalması için bir çıkış yolu olmuştur. Öğ-
renen kurum, bireysel ve grup düzeyinde öğrenmeyi içermektedir. Öğrenen kurumlar ken-
dilerini sürekli yenileyen, veriyi daha etkin bir biçimde yöneten, teknolojiden ve insanların
kabiliyetlerinden daha etkili bir biçimde yararlanan ve son olarak çevreye daha iyi uyum
sağlamak için öğrenmeyi yaygınlaştıran kurumlardır (Burma, 2015).
Bilgi ilkel çağlardan beri gelişerek günümüzde üretimin en temel faktörü haline gel-
miştir. Bu durumun bir sonucu olarak çağımız “Bilgi Çağı” olarak adlandırılmaktadır. Bu du-
rum, kurumların bilgiden temel bir güç olarak yararlanmasını gerektirmektedir. Günümüz-
de kurumlar eğitimi bir yaşam biçimi olarak ele almalı ve kendilerini öğrenen kurumlara
dönüştürmelidir. Günümüz toplumu bilgiye nasıl ulaşacağını, ulaşılan bilgiyi davranışa nasıl
dönüştüreceğini ve mevcut bilgileri kullanarak yeni bilgileri nasıl üreteceğini bilen bireylere
ihtiyaç duymaktadır (Ağaoğlu, 2006).
Hızla değişen dünyada kurumların hayatta kalması için bilgi en önemli kaynak haline
gelmektedir. Bu yüzden kurumların değişen çevresel koşullara uyum sağlaması ve sürecin
avantajlarından yararlanması için çok hızlı bir şekilde öğrenmesi gerekmektedir. Öğrenen
kurumlar, kendilerini “öğrenme” ile tanımlayan ve “sürekli gelişime” önem veren ku-
rumlar olarak tanımlamaktadırlar. Bu kurumlar öğrenerek değişmekte ve kendilerini de-
ğiştirmeyi öğrenmektedir. Küreselleşen dünyada, bir kurum hayatta kalabilmek için daha
esnek olmalı ve değişikliklere ayak uydurabilmelidir. 21. yüzyıl toplumu, her bireyin ve kuru-
mun sürekli öğrenme ile iştigal etmesini gerektirmektedir. Ancak bu şekilde kurumlar et-
raflarındaki hızlı değişim ve dönüşümlere ayak uydurabilir. Küreselleşme, teknolojik değişim
ve belirsizlik; bir kurumun ele almak zorunda olduğu unsurlar olarak değerlendirilmektedir.
Hatta bir kurumun bir değişiklik karşısında hayatta kalmasını sağlayan temel faktörün, ilgili
kurumdaki herkesin öğrenmeye devam ettiği ve öğrenmeyi sürdürülebilir kılmanın olduğu
ileri sürülebilir (Hamzah, Yakop, Nordin ve Rahman, 2011).
Öğrenen kurumlar yaklaşımı, kurumsal öğrenme kuramına dayanmaktadır. Kurum-
sal öğrenme, insanların çalıştıkları kurumlarda nasıl öğrendikleri ile ilgilenirken öğrenen
kurumlar kavramı, çalışanlarının öğrenmesini sağlamak ve kolaylaştırmak için kurumların
neler yapabileceğine odaklanmaktadır. Kurumsal öğrenme kuramı (organizational learning
theory) öğrenmenin kurumlarda nasıl gerçekleştiği ile ilgilenmektedir.
Bu kuram, grup olarak öğrenmeye odaklanmakta ve
Argyris (1992) tarafından ortaya konulan öneriyi dikkate al-
maktadır. Argyris (1992)’e göre kurumlar öğrenmenin gerçek-
leşebilmesi için uygun koşulları hazırlarlar ancak öğrenmeyi
gerçekleştiren ve bu süreçte aktif rol alan kurum çalışanla-
rıdır. Ancak kurumsal öğrenme kuramı öğrenmenin kurum
kültüründen büyük ölçüde etkilendiğini de ekler.
Öğrenen bir kurum aşağıdaki özelliklere sahip olmalı-
dır (Burma, 2015):
8