Page 95 - Sosyal Bilimler Liseleri Oku-Yorum Yazı-Yorum Projesi Öğrenci Seçkisi
P. 95
KENDİ GÖK KUBBEMİZ
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Ömür gerçekten çok hızlı geçiyor ve biz yetişemiyoruz. Dünya bitecek biz buna rağmen hâlâ hiç
sonu gelmeyecek gibiyiz. Ömür, insanın doğduğu andan itibaren tek başına çıktığı bir yolculuk. Yolcu da
yoldaşı da kendi seçer ve başlar yürümeye. Kimi zaman tek kimi zaman da onlarca insan eşlik eder o yol-
da ona. Tökezler düşer ve kimse el uzatmaz ona çünkü herkes kendi derdinde bu yolda. Ve düştüğü gibi
kalkar insan tekrardan ayağa. Yine dimdik durur tek başına. Ömrünün sonunu bilemez insan ama eğer baş
koyduysa bu yola düşmeye de razı olacak kalkmaya da çünkü insan bir kere eyvallah dedi mi dönemez
bu yoldan geri. Üstadımızın da dediği gibi “Yolda benzer hem uzun hem de güzel bir masala, o saatler ki
geçer baş başa yıldızlarla.” Yol uzun, yol meşakkatli ve bu yolun belki de sonu hiç yok ama sen ne zaman
geleceğini bilmesen de yolda yürümeyi bilirsen yolun sonu güzel. Kime göre nedir hayatın tanımı bilmem
ama bana göre uzun ve sonunun nereye varacağını bilemediğimiz bir yol. Yolun sonunun iyiye ve güzele
varmasının bu yolda bize eşlik edecek yoldaşların seçiminin bize ait olduğu bir yol hayat. Unutmayalım,
Taptuk Emre’nin de dediği gibi “ Yola çıkıp varamayan, yoldan çıkıp varan yoktur.”
Üstadımız ulu şehir İstanbul’u çok seviyor. Bunu birçok şiirlerindeki tasvirlerden görüyoruz. İstanbul’u
sanki gök kubbenin altında ömür güneşi batana dek seyran etmenin tadını bize tam yerinde ve çok güzel
veriyor. Birçok şiirinde de İstanbul’a hayranlığını belirtiyor, zaten üstadımızın o meşhur röportajından da
bilirsiniz. İstanbul’a yapılan kötü betimlemeleri ve hakaretleri asla kabul etmeyip buna bir şiirinde de “Bir
devri lanetiyle boğan şairin Sis’i/ Vicdan ve Ruh elemlerinin en zehirlisi,” diyerek İstanbul’a yapılan eleştiriden
dem vuruyor.
Beni etkileyen önemli konulardan biri ise Yahya Kemal’in sağlığında hiçbir kitabının neşredilmediği-
dir. Bu üstün güzellikteki şiirlerden ve şiir aşkıyla yanmış bir kalpten bihaber olabilirdik. Bu şiirler bizim için
çok büyük bir nimettir.
İnsana en çok şiir yakışıyor sonra gök kubbeye de mavi.
Zahide YILDIRIMDİNÇ
Elazığ Ahmet Yesevi Sosyal Bilimler Lisesi
93