Page 147 - Türkçeyi Etkili Kullananlar
P. 147

Etkinlik




            1.   Aşağıdaki Nasreddin Hoca fıkralarını okuyunuz. Fıkralardan hareketle çalışmayı yapınız.


                      1.
                           Nasreddin Hoca, günün birinde evinin ihtiyaçlarını gidermek üzere eşeğine biner ve
                      pazara doğru yola koyulur. Bir süre gittikten sonra çocuklar Hoca’nın yolunu keserler ve
                      “Hocam, nereye gidiyorsun?” diye sorarlar.
                      “Pazara gidiyorum.”
                      “Bize düdük alır mısın?”
                      “Elbette alırım.”
                      Bu arada çocuklardan birisi Hoca’ya bir miktar para verir, diğerleri ise Hoca’ya iyi
                      dileklerde bulunurlar. Pazar alışverişini bitiren Hoca, yorgun argın evine doğru
                      dönerken çocuklar yolunu keserler.
                      “Hocam, hoş geldin.”
                      “Hoş bulduk çocuklar.” der Hoca.
                      Ardından çocukların istekleri başlar:
                      “Hocam, bizim düdük, Hocam benim düdük, Hocam bana yok mu?” gibi sözleri işiten
                      Hoca, cebinden çıkardığı düdüğü para veren çocuğa uzatır. Bu defa diğer çocuklar

                      “Olur mu Hocam, hani bize, hani bize?” diye şikâyete başlarlar. Bunun üzerine Hoca
                      “Çocuklar, çocuklar! Parayı veren düdüğü çalar, bakın arkadaşınız parayı verdi,
                      düdüğünü nasıl öttürüyor.” deyiverir.


                      2.
                           Günün birinde komşularından biri Nasreddin Hoca’dan çamaşır ipini ister.
                      Komşunun tavrı Nasreddin Hoca’nın hiç hoşuna gitmez çünkü komşu aldığı emaneti
                      geri vermeyen biridir. Hoca, “Komşucuğum, biraz bekle, ben ipi bulayım.” der.
                      Bir süre sonra Hoca kapıda görünür.
                      “Vallahi komşum, bizim hanım ipe un sermiş.”
                      Bu cevaba şaşıran komşu kızgınlığını gizleyemez ve “Yahu Hoca Efendi, alay mı
                      ediyorsun sen, hiç ipe un serilir mi?” der.
                      Hoca adamı umursamayan bir tavırla cevap verir: “Ee!. . İnsanın canı vermek
                      istemeyince ipine un da serer, buğday da…”


                      3.
                           Bir gece Nasreddin Hoca ile hanımı odalarına çekilirler. Ancak bir süre sonra
                      dışarıdan gelen gürültü patırtı sesleri ile uyanırlar. Mevsim kıştır. Hoca, aceleyle
                      üzerine yorganını alarak dışarıya çıkar. Bakar ki birkaç genç kavga etmektedir. Hemen
                      onlara öğüt vermeye başlar:
                      “Yapmayın, etmeyin.” derken olacak bu ya, Hoca’nın üzerindeki yorgan da bir taraflara
                      düşer. Gürültü patırtı çıkaranların bir kısmı kavga eder gibi görünürken bir kısmı da
                      yorganı kaptıkları gibi kaçarlar. Bir süre sonra adamlar kavgayı bıraktıklarında Hoca bir
                      de ne görsün? Yorgan gitmiş. Hanımı, üzgün bir şekilde eve dönen Hoca’ya sorar: “Ne
                      oldu Efendi? Hani yorganın nerede?”
                      Hoca yorganı kaybetmenin üzüntüsüyle “Sorma hatun, kavganın sebebi bizim
                      yorganmış; yorgan gitti, kavga bitti.” diye cevap verir.








                                               Türk Dili ve Edebiyatı                                          145
   142   143   144   145   146   147   148   149   150   151   152