Page 108 - SPOR ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ 11
P. 108
Aerobik Sistem
Normalde yaşamsal fonksiyonlar ve egzersiz için gerekli olan enerjinin elde edilmesi karbon-
hidratlar, yağlar ve proteinlerin oksijenli ortamda tamamen parçalanması ile gerçekleşmektedir. Ae-
robik sistemde ATP’nin sentezlenmesi bu besin maddelerinin hücrelerin mitokondrilerinde oksijen
ile parçalanması (oksidasyonu) sonucunda gerçekleşir. Bu oksidasyon ile besin maddeleri, su ve
karbondiokside kadar parçalanması sonucunda enerji elde edilir. Bu sistem anaerobik sistemlerden
daha karmaşık ve çok daha fazla kimyasal reaksiyon gerektirir. Fakat bu sistemde çok daha fazla
ATP sentezlenir. Aerobik sistemde oksijenin kaslara hatta kas hücresi içerisindeki hücrenin enerji evi
olarak adlandırılan mitokondrilere ulaşmış olması gerekir. Anaerobik yoldan ATP sentezi için mey-
dana gelen kimyasal olaylar hücre sitoplazmasında aerobik yoldan ATP sentezi ise mitokondrilerin
içerisinde gerçekleşir. Aerobik sistemde gerçekleşen reaksiyonlar şu şekilde sıralanabilir:
• Glikozun oksidasyonu
• Yağların oksidasyonu
• Proteinlerin oksidasyonu
• Krebs çemberi
• Elektron taşıma sistemi
Glikozun Oksidasyonu: Daha önce bahsedilen anaerobik glikoliz (laktik asit sistemi) sistemin-
den çok farklı değildir. Bütün kimyasal reaksiyonlar benzerdir. Ancak ortamda oksijen olduğu için
pirüvik asit anaerobik glikolizdeki gibi laktik aside değil asetil koenzim A’ya (Asetil CoA) dönüştürülür.
Bu kimyasal madde oksijenli sistemin başlangıç bölümü olan Krebs çemberine girer (Görsel 9.6).
Karbonhidratlar kas ve karaciğer hücrelerinde glikojen olarak depo edilir. Enerji üretimi gerekti-
ğinde glikoliz yoluyla hem aerobik hem de anaerobik ortamda ATP sentezi için kullanılır. Aerobik gli-
koliz ile 1 mol glikozdan 38-39 mol ATP sentezlenir. Bütün hücrelerdeki her tür fonksiyonda esas olan
enerji öncelikle glikozun oksidasyonu ile sağlanmaktadır. Özellikle uzun süreli dayanıklılık gerektiren
yarışmalarda ve müsabakalarda bu sistemin verimliliği önemlidir.
Yağların Oksidasyonu: Bu oksidasyona “lipolisiz” adı verilir. Yağlar organizmada fosfolipid,
kolesterol ve trigliserid şeklinde bulunur. Temel enerji kaynağı ise trigliseridlerdir ve yağ hücrelerinde
depo edilmektedirler. Trigliseridler, 1 mol gliserol molekülünden ve ona bağlı 3 mol yağ asidinden
meydana gelir. Yağların oksidasyonu sırasında yağ asitleri beta-oksidasyon reaksiyonları ile oksijenli
sistemin başlangıç bölümü olan Krebs çemberine girecek biçime dönüşür (Görsel 9.6). 1 mol yağ
asidinin oksidasyonu ile 130 mol ATP sentezlenmektedir. Egzersizin süre ve şiddetine, sporcunun
kondisyonuna göre egzersiz sırasında enerji ihtiyacının %30-80’i kadarı yağlardan sağlanır.
Proteinlerin Oksidasyonu: ATP’nin sentezlenmesi için oksijenli sistemin en son tercih ettiği
kaynak proteinlerdir. Ultra maraton, triatlon vb. çok üst düzeyde dayanıklılık gerektiren ve çok yoğun
antrenmanlarda protein oksidasyonuna ihtiyaç duyulabilir. Bu oksidasyonda proteinler yapı taşları
olan aminoasitlere ve deaminasyon ile oksijenli sistemin başlangıç bölümü olan Krebs çemberine
girecek biçime dönüşür (Görsel 9.6).
Krebs Çemberi: Hans Krebs tarafından bulunmuştur. Krebs, bu buluşu ile 1953 yılında Nobel
ödülünü kazanmıştır. Bir dizi kimyasal reaksiyonlar zinciri olan Krebs çemberi, sitrik asit döngüsü
olarak da adlandırılmaktadır. Oksijenli ortamda karbonhidrat, yağ ve proteinden oluşan besin mad-
delerinin enerji üretimi için parçalandıkları sırada girdikleri ortak reaksiyonlar zinciridir (Görsel 9.6).
Bu reaksiyonlar sonucunda oksidatif fosfalirasyon sonrası su, karbondioksit ve enerji açığa çıkarak
ATP sentezlenir.
106