Page 97 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 97
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 45
2. ÜNİTE > Hikâye Kazanım A.2.2: Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönem ile ilişkisini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Anlatmaya Dayalı Metin Türlerinin Tarih İçindeki Yolculuğu 25 dk.
Amacı Kültür unsurlarının, toplumsal değişim ve etkileşimlerin edebî türler üzerindeki etkisini anlayabilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metinleri okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
1. Metin Oğuz Kağan
O çağda, orada büyük bir orman vardı; birçok dereler ve ırmaklar vardı. Buraya gelen avlar ve burada
uçan kuşlar çoktu. Bu ormanın içinde büyük bir gergedan vardı. At sürülerini ve halkı yerdi. Büyük
ve yaman bir canavardı. Ağır bir eziyetle halkı ezmişti. Oğuz Kağan cesur bir adamdı. Bu gergedanı
avlamak istedi. Günlerden bir gün ava çıktı. Kargı, yay, ok, kılıç ve kalkanla ava gitti. Bir geyik ele
geçirdi, onu söğüt dalı ile bir ağaca bağladı ve gitti.
Oğuz Kağan Destanı
(Haz. W. Bang-G.R. Rahmeti)
2. Metin Vesiletü’n-Necât (Mevlid)
Allâh adın zikr idelüm evvela Hem Muhammed gelmesi oldı yakın
Vacib oldur cümle işte her kula Çok alametler belirdi gelmedin
Allâh adın her kim ol evvel ana Ol gice kim doğdı ol hayrü’l-beşer
Her işi âsân eder Allâh ana Anesi anda neler gördi neler
Cümle alem yok iken ol var idi İndiler gökden melekler sâf sâf
Yaradılmıştan Gani Cebbâr idi Kâbe gibi kıldılar evüm tavâf
Varı yok yoğı var iden ol durur Süleyman Çelebi
Dünyede her olanı oldurur
3. Metin Pandomima
Yazın bir cuma günü, öğle üzeri, bu evden, koltuğunda bohçasıyla çıkan bir adam, kapısını itina
ve dikkatle kapadıktan sonra yoluna devam etmeğe başladı. Arkadan bakılınca omuzlarıyla belinin
genişliği bir derecede bulunacak kadar şişman olan otuz üç yaşındaki bu adamın enli, fakat pek kısa
bacakları, üzerindeki yükü istediği tarafa götürmekte pek müşkülat çektiği görülüyordu... Bu uzak
mahallelerin tenha sokaklarında mütefekkir, mahzun bir surette yoluna devam eden bu adam, halkı
güldürmek için gidiyordu... İnce tahtalarla inşa edilmiş ve yıkılmamak için etrafına destekler vurul-
muş bir binanın önüne geldi. Bu binanın kapısının üzerinde beyaz kâğıda büyük siyah yazıyla şu
levha talik edilmişti:
«Meşhur Paskal’ın pandomiması. Burada, her cuma ve pazar günleri meşhur Paskal enva-i türlü
hünerler ve gülünçlü icrâ-yi lû’biyyât eder. Rağbetli müşterilerinin teşvikâtlarını kazanan Paskal her
hafta yeni yeni oyunlar sahne-i temaşâya vaz edecektir!»
Samipaşazâde Sezai
95