Page 423 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 423

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11          208

             8. ÜNİTE > Eleştiri  Kazanım A.4.2: Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönemle ilişkisini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                        Eğri Büğrü Söyleme                             25 dk.

             Amacı     Metnin ortaya çıktığı kültürel ortamın eleştiri metnine etkisini belirleyebilmek.   Bireysel

               Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                                    Yunus Emre

             Aziz dinleyicilerim,
             Pek az şair Yunus kadar isimsizin biraz ötesinde yaşamıştır. O, hüviyeti kolayca nüfus kâğıdına sığma-
             yanlardandır. Dün, hakkında adından, şeyhinin adından, doğduğu söylenilen yerlerden, birkaç mua-
             sırından başka bir şey bilmiyorduk. Bugün ise elimizde Fuat Köprülü’nün çalışmalarından başlayarak
             bize bir yığın çok sarih bilgi veren çeşitli metotlarla yazılmış bir kütüphane dolusu araştırma ve tahlil
             var. Fakat Yunus bu bilgilerin hemen hepsini âdeta inkâr etmekten başlanır. Aşk meydanına soyunur-
             ken fani varlığını sanki bırakmış gibidir. O Türkçenin içinde uçan bir yıldız olmayı, öyle görünmeyi
             tercih etmiştir. Aşağıda söyleyeceğim gibi, kendisine seçtiği adıyla çok manalı bir yerde bulunmama
             sembolüdür. Gelenek onu yedi, sekiz mezarda yatar gösterir. Hangisinin hakiki mezar olduğu tarihçiler
             için hakiki mesele olmuştur. Fakat bunu gereği gibi bildiğimiz zaman dahi onu oraya bağlayamayız.
             Şüphesiz Sakarya kıyılarında doğdu. Fakat her yerde doğmuşa benzer. Eseri de böyledir. Adına iki bine
             yaklaşan şiir izafe edilir. En sıkı dil ve muhteva tenkidi bile bunları ancak altıda, yedide birine indirir.
             Halbuki o, kırk, elli mısra ile bize gelmeği tercih etmiştir. Ve bu kırk, elli mısra, tarih ve zaman fikrine
             meydan okuyan mısralardır. Bu mısralarla şair, devrinin ötesinde her zamanın dili ve zevkiyle ve şüp-
             hesiz her nesil ve her hayat görüşü için konuşur:
             Ben giderim yana yana
             Aşk boyadı beni kana
                    ***
             Elinde asası hurma dalından

             Yemen ellerinde Veysel Karani
                    ***
             Ölümden ne korkarsın
             Korkma ebedî varsın
             gibi beyit ve mısraları hangi devre sokabilirsiniz? Onlar kendi üstünde toparlanmış Türkçenin her za-
             man taze çiçeğidirler. Hayatının öbür hususiyetleri de böyledir.
             (…)
             Yunus’un hanedanı kendisi ile başlar. Meğer ki, lehçe itibariyle uzak ve arkaik akrabası Ahmed Yesevi’yi
             hatırlayalım. Fakat Yesevi’nin eseriyle Yunus’un şiiri arasında bu sanatta esas olan dil zevkinin aydınlığı
             vardır. Yunus yaptığını bilen ve bunu bildiği, böyle istediği için yapan şairdir. Tek kelimesiyle şairdir.
             Bütün bu saydıklarım, gün geçtikçe hayatı hakkında çok sarih bilgiler edindiğimiz bu şairi kendili-
             ğinden her türlü sarahatin ötesine çıkarırlar ve gün ışığında bir masal yaparlar. Onun içindir ki, evliya
             tezkirelerinde rastladığımız ve biraz da tasavvur edenlerin safdilliğine şaşırdığımız menkıbeler, onda
             büsbütün başka ve hatta çok belirli mana kazanırlar.
             Bu masal adıyla başlar. Yunus adında kendisinden evvel gelmiş bir sufi var mıdır, bilmiyorum. Ben
             herhalde şimdiye kadar rastlamadım. Yunus Peygamber’in hikayesini hepimiz biliriz. O, bir balığın
             karnında günlerce kalan ve orada pişmanlık yaşları döktükten sonra ışığa dönen insandır. Bu macerayı
             karanlığın yuttuğu ve karanlıktan dönen insan diye hülasa ederiz. Yunus bu adı benimsemekle şüphesiz
             bu peygamberin çilesini ve talihini benimsemiş oluyordu.
             (…)



                                                                                                   421
   418   419   420   421   422   423   424   425   426   427   428