Page 447 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 447
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 220
8. ÜNİTE > Eleştiri Kazanım A.4.8: Metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal, siyasi, tarihî ve mitolojik ögeleri belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Öze Dönüş 30 dk.
Öğrencilerin, yapaylık barındıran eserlerden ziyade emek ve özgünlük barındıran ürünlerin kıymetini anlamala-
Amacı Bireysel
rını sağlayabilmek.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Kilim ve Resim
Bizde beş altı seneden beri bir halı, kilim, seccade, heybe modasıdır alıp yürüyor. Bunlara dair türlü
sözler söyleniyor, türlü yazılar yazılıyor. Bilhassa Türk resminde yegâne çıkar yolun halı, kilim, seccade
örnekleri olduğu bazı tanınmış yazarlar, ressamlar tarafından da ortaya konuyor.
(…)
Bu hâl karşısında model tutmaya, tabiata bakmaya lüzum kalmıyor. Çünkü ne varsa halı, kilimde var-
dır demektir. Çağımızda sanata herkes istediği manayı vermekte serbest. Belki resmi sade ressamların
yapmasında bir zaruret görmeyenler olabilir. Yeni resimler, yeni düşünceler, yeni ümitler doğurabilir.
Halı, kilimlerden alınacak çizgiler arkasından ne çıkacak? Halı mı, resim mi bunu bilmiyoruz. Bizde
sanat, örneğini Fransa’dan aldığı için resim, tablo olarak yabancı adlarla birlikte konaklarımıza girmiş-
tir. Fakat zamanla bu sanat etrafında dönen fikirlerde de değişiklikler meydana geldi. Birçok memle-
kette olduğu gibi bizde de Fransa’nın birkaç ressamının döküntüleriyle geçinen bir gençlik ortaya çıktı.
Halılardan örnek almak fikri de böyledir. Yeni değildir. Anlayış eskimiştir. Artık bu yoldan bizi bize
satmaya lüzum yok. Şüphesiz her milletin kendine göre toplu güzellik duyguları vardır. Sanat kendini
doğuran topluluğun isteklerine uygun eserler vermeye mani değil. Fakat kim bu örneklere göre eserler
yapmış ve başarı kazanmış? Bu ortada yok.
İnkâr edilemez, Türk halı ve kilimleri muhakkak ki dünyanın en güzel eserleridir. Fakat yeni resimde
bu tecrübe edilmiş konuyu ele almadansa doğrudan doğruya kilim yapmayı göze almak daha hayırlı
bir iş değil mi?
(…)
Eski Türk kilimi, halısı, seccadesi her şeyden evvel bir renk güzelliği taşırdı. Acaba bunları yapanlar
kimlerdir? Büyük şöhretli kimseler mi, adları tarihe geçmiş yahut gazetelerde yer almış sanatkârlar mı?
Hiç şüphesiz ki bunlardan biri değil. Anadolu’nun küçük kasabalarında elleri kınalı genç kızların ince
parmaklarıyla yaptıkları şaheserler, Avrupa’nın ve Amerika’nın en büyük müzelerinde, en büyük saray-
larında milyonerlerin koleksiyonlarındadır.
(…)
Bütün bunlara rağmen bu adsız sanatkârların madalyalardan, buketlerden, şöhretlerden dahi haberleri
yoktur. Hatta övünmesini bilmeden bu büyük başarılı eserleri ortaya koymuşlardır. Her düğümünde
el emeği göz nuru bulunan bu kilimleri bizler yere sererken onları çiğnerken Avrupalılar camlatıp du-
varlara asıyorlar. Fakat resim olarak değil, kilim olarak, halı olarak… Ressamların bu kilimlerden ala-
cakları dersler sade renkten, desenden ibaret değildir. Asıl alınacak dersler sonsuz feragat ve tahammül
dersidir. Tevazu dersidir.
Malik Aksel, Masal ve Resim
Kelime Dağarcığı:
feragat: Hakkından kendi isteğiyle vazgeçme. tahammül: İnsanın kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü. tevazu: Alçak
gönüllülük.
445