Page 443 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 443
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 218
8. ÜNİTE > Eleştiri Kazanım A.4.7: Metnin üslup özelliklerini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Eleştiride Üslup 30 dk.
Amacı Eleştiri türüne özgü dil ve anlatım özelliklerini belirleyebilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Kuyucaklı Yusuf
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf’ta, bir Anadolu kasabasını, bütün insanî ve toplumsal gerçekliğiyle
veriyor: Soylu insanlarıyla, bayağı insanlarıyla; sevinçlerle, üzüntülerle; sevgilerle, nefretlerle; fakirlikle,
zenginlikle; umutla, umutsuzlukla... Yarattığı insanlar, o çağın, o çevrenin insanları; birbirleriyle ilişki-
leri, belirli şartların biçim verdiği ilişkiler.
Romanın başarısını sağlayan ögelerden biri Sabahattin Ali’nin romanının kişilerine karşı davranışı ise
ötekileri de ayrıntıları kullanmadaki şaşırtıcı ustalığı ile olayları geliştirmedeki romancı becerisidir.
Sabahattin Ali’nin kişilerine karşı davranışı ilginçtir: Gerçekten kendi dışında, gerçekten kendinden
bağımsız kişiler gibi görür onları. Davranışlarına müdahale edemediği bu insanlara kimi zaman kızar,
kimi zaman onların yardımına koşmak için çırpınır. Ama karışmaz –sanki- onların davranışına.
(...)
Kuyucaklı Yusuf, okuduğum Türk romanları içinde ayrıntıların en mükemmel, en ustaca kullanıldığı
romanlardan biri. Sabahattin Ali’de inanılmaz bir gözlem gücü, inanılmaz bir bellek var; Kuyucaklı Yu-
suf’ta çizdiği dünyanın böylesine renkli, sıcak ve inandırıcı olması, bence, büyük ölçüde yaşantısından
gelen gözlemlere, ayrıntılara bağlı. O pek önemsizmiş gibi görünen küçük küçük ayrıntılar, romana tam
bir somutluk kazandırıyor; birdenbire kendinizi anlatılan kasabada, olayların ve insanların arasında
buluveriyorsunuz; romandaki dünya, sanki romanın çerçevesini kırıp dışarıya fırlıyor, sizin dünyanıza
karışıyor.
(...) Çehov’un “Bir oyunda tüfekten söz edilmişse oyunun sonunda o tüfek patlamalıdır.” sözü, roman-
da ayrıntıların kullanılması konusunda da bir ölçü olabilir. Romanın 4. sayfasında Yusuf’un sağ elinin
başparmağı mı kesildi, bu parmak, Yusuf ’un askerliğiyle ilgili olarak 164. sayfada karşımıza çıkar. Sa-
bahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf’ta, âdeta, “Bir romanda ayrıntılar nasıl kullanılır?” sorusunun eksiksiz
cevabını vermektedir.
Sabahattin Ali, sözgelimi, “O zaman mindere oturup yemeğe başlıyorlardı.” demez, “O zaman mindere
yan oturup ayaklarını aşağı sallayarak karşılıklı yemeğe başlıyorlardı.” der (Akba Kitabevi, 1943 baskısı,
s. 152).
(...) Romanın başarısını sağlayan bir başka önemli öge de Sabahattin Ali’nin olay kurmakta, birbirleriyle
bağlantılı olarak ve roman kişileriyle kasaba gerçekliğini ortaya çıkaracak biçimde olayları sürdürmek-
te, giderek, bu olaylar dizisine gergin bir dram havası katmaktaki büyük ustalığıdır. Romanın çok sağ-
lam bir olaylar örgüsü vardır ve her olay belli bir görev yüklenmiştir.
Kuyucaklı Yusuf, bir kasaba romanı: 1903’te Nazilli’de başlar, hemen Edremit’e atlar ve orada Birinci
Dünya Savaşı içinde sona erer.
Sabahattin Ali, Edremit’i ele alarak kasaba gerçekliğini bütün töresel, ekonomik ve toplumsal ayrıntı-
larıyla verir. Ama bunu bir romancı olarak yapar. Hiçbir zaman öğretmenlik etmeye kalkışmaz. Ku-
yucaklı Yusuf’ta nesnel gerçekliklerle roman kişileri haşrüneşr olmuşlardır. Roman kişileri, nesnel
gerçekliklerin belirlediği biçimde davranırlar, düşünürler. Sabahattin Ali, dış gerçekliklere romanının
gerektirdiği ölçüde yer verir.
(...) Yusuf’u oğlu gibi sever Sabahattin Ali, üzerine titrer, demiştim. Yusuf sanki ringdedir. Sabahattin
Ali de yanı başında; elinde havlu, durmadan yardım etmektedir. Romanın başından sonuna kadar bu
böyledir. Ama Sabahattin Ali, bu sevgiyi gösterirken romancı titizliğini bir yana bırakmaz; Yusuf’u
hep belirli şartların içinde alır, yaşatır; bu şartlara göre davrandırır, düşündürür, konuşturur; gerçeği
zorlamaz.
(...) Romanın sonu gerçekten unutulmayacak bir sondur. Yusuf’un anasının babasının ölümüyle başla-
yan roman karısının ölümüyle biter. Muazzez aldığı yarayla ölür. Yusuf, hayvanın terkisinde duran hey-
benin dibinden büyükçe bir bıçak çıkarır. Onunla toprağı kazar. Karısını çukura yerleştirdikten sonra
441