Page 505 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 505

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11          249

             9. ÜNİTE > Mülakat/Röportaj  Kazanım A.4.7: Metnin üslup özelliklerini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                   Mülakatlarda Üslup Özellikleri                      30 dk.

             Amacı     Metinde yazara özgü üslup özelliklerini belirleyebilmek ve üslubun metne katkısını tespit edebilmek.  Bireysel
               Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                            Tarık Buğra ile Bir Konuşma
             Mustafa İsen: Bu yılın Millî Kültür Vakfı Edebiyat Armağanı’nı, “Firavun İmanı” adlı romanınızla siz
             kazandınız. Bu tür armağanların sanatçıya ve millî kültüre katkıları sizce nelerdir?
             Tarık Buğra: Ödülü sırf ödül olduğu için önemsemeyi doğru bulmuyorum. Ödülleri değerlendiren
             önce ortaya konuş sebepleri sonra da seçim, yani jürilerinin kararlarıdır. Bu sebeplerle bu kararlar ka-
             muoyunca benimseniyor ve güvenilebilir bulunuyorsa ödül önemlidir; ancak o zaman sanata, sanatçıya
             dolayısıyla millî kültüre olumlu katkılarda bulunabilir. Ödülü koyanlar inançları ve anlayışları yönünde
             sanatçıya ve kültüre katkıda bulunmak için ödülle yetinmemeli, önce isabetli sonuçlar için, sonra da bu
             sonuçların propagandası için titizlik göstermeli, çaba harcamalıdır. İnançları ve anlayışları bir ödül ile
             sınırlandıramayız. Edebiyatın, sanatın, düşüncenin, toplum ve devlet kaderi üzerindeki ciddi rolü kav-
             randığına ve inkâr edilemeyeceğine göre, söylediğim propaganda çabası inanç ve anlayışın bu çapında
             benimsenmelidir.
             Söz bu noktaya gelince sitem önlenemiyor. Kurucularının ve yöneticilerinin değeri bilinen Millî Kültür
             Vakfı’nın daha önceki ödüllerine -ne kadar üzülsek yeridir- onun paralelindeki dergiler, gazeteler ve
             öteki kuruluşlar tarafından değil gereğince, zerre kadar ilgi göstermemiştir. Bununla beraber, bu sözleri
             sadece sitem etmek için söylemedim; ödüllerden beklenen sonucu sağlamanın bir başka şartını anlat-
             mak istiyorum.
             Bunların hepsini bir yana bırakıp da konuyu soyut olarak ele alacak olursak derim ki; sanata, sanatçıya
             ve kültüre katkı bakımından ödüller genç yetenekleri özendirdiği ve sanatçılara şevk verdiği için… En
             önemlisi de konuya ve konunun değerli örneklerine ilgi çektiği, yenilikler kazandırdığı için yararlıdır.
             En önemlisi dedim; gerçekten de en önemlisi budur. Zira ödülün sanatçıya kazandıracağı şey veya
             şeyler bunun, yani değerli bir sanat eserinin onunla ilgilenenlere kazandıracağının yanında devede ku-
             laktır. Asıl kazanan okunan değil, okuyandır.
             Mustafa İsen: Günümüz Türk romanının meseleleri sık tartışılan bir konu. Sizce romanımızın bugün-
             kü durumu ve ana meseleleri nelerdir?
             Tarık Buğra: Dünyanın en büyük romanlarından birisi olan Rus romanını, Rusya’da devlet zoruyla ke-
             mire kemire tüketen derdin tehdidi, Türk romanının en büyük meselesidir. Bu da politikadan başka bir
             şey değildir. Sık sık tekrarlarım. Bir romancı, bir bilim adamı gibi objektif olabilmeli olaylara ve özellik-
             le de insanlara bağımsız ve hür bir kafa ile bakabilmelidir. Olayları ve insanları peşin hükümlerimizin,
             yandaşlarımızın kalıplarına dökmek veya onların elbiselerini giydirmek bize belki bir şeyler kazandıra-
             bilir; ama romanın canına okur. Politika bizim roman kabiliyetlerimize ün vermiş, para vermiş bunun
             karşılığı olarak da asıl başarılarını engellemiştir.
             Bunun dışında Türk romanının bir şanssızlığı da Türkiye’de sağlam bir tarih kültürünün ve romancıya
             büyük güç katan felsefe, sosyoloji, psikoloji bilimlerinin geleneğinin bulunmayışıdır. Ama bu demek
             değildir ki Türkiye’de roman ve romancılar yoktur. Aksine, ben edebiyatımıza girişinden pek az sonra
             Türkçede -gerçek anlamıyla- büyük romanlar yazıldığını biliyorum. Bunlar yazılmaktadır da. Çünkü
             roman, bir bakıma ve bir çapta da kişiye bağlı bir yetenektir. Bugün için Türk romanından söz edilmese
             de güzel ve değerli Türk romanları, hatta romancıları bulunduğunu rahat rahat söyleyebiliriz.
             Mustafa İsen: “Küçük Ağa” dizisi ile Kurtuluş Savaşı’na bu konuyu işleyen diğer eserlerden farklı bir
             yaklaşımınız olmuştur. “Firavun İmanı”nda Millî Mücadele kadrosunun zaferden sonraki iç çekişmele-
             rini ele alıyorsunuz. Bu bakımdan eserinizin Kurtuluş Savaşı’na getirdiği yorum ne olmuştur?
             Tarık Buğra: Hiçbir romanımı özel bir yorumlama veya belli bir yoruma varmak için yazmadım. Ya-
             zarın ilgi duyduğu konular vardır, bunlar her şeyden önce, hatta sadece roman olmalıdır. Yorum onlar
             romanlaşırken oluşur. Yazarın -hiç değilse kendim için iddia edebilirim- bir yorum veya bir yargı için
             işe başlaması romana ihanettir. Gelişmenin tabiiliğini mutlaka bozan, hayatı ve insanları yozlaştıran


                                                                                                   503
   500   501   502   503   504   505   506   507   508   509   510