Page 503 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 503

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11          248

             9. ÜNİTE > Mülakat/Röportaj  Kazanım A.4.7: Metnin üslup özelliklerini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                         Şairce Bir Üslup                              35 dk.

             Amacı     Metnin üslup ile ilgili özelliklerini belirleyebilmek.                    Bireysel

               Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)


                                           Bahattin Karakoç ile Şiir Üzerine
             Sayın Karakoç, şiir ve manzumeden ne anlıyorsunuz? Bu konudaki düşüncelerinizi lütfeder misiniz?
             (…)
             Şiir, ulviyeti bulunan, mahremiyeti bulunan, daima mamur ve mayası aşk olan tılsımlı bir iksir; fiziki
             bir konumda pabuç sürümeden ezgi yüklü kanatları ile metafizik âleme doğru kanatlanan ve kanat-
             landıran bir ifade tarzıdır. Daha ne midir şiir?.. Kelimelerin sırlı hayatlarını özümleme sanatıdır. Şiir
             bir iç yangını, bir kanatlı kelimeler armonisidir. Kendine has bir dili, ruhunu bezekleyen bir kapalılığı,
             gönül kamaştıran bir karanlığı, bir kıvraklığı, bir cezbedici tarafı olan ve içimizde çok hızlı seyreden ışık
             küresidir. İbadette vecde kapılan ruhumuzun sıcak bir iklimidir. Manzume ise nesir ile şiir arasındaki
             boşlukta kendine edebî bir kimlik ve sınır taşları hiç oynamayan bir coğrafya arayan; fosilleşmiş keli-
             melerin gümbürtüsüne kaz adımlarıyla yürüyen, imaj yoksunu, kafiyeli ve ölçülü sözler kompleksidir.
             Çocuklara adanan bayramları, festivalleri ve daha çok da trampet mangalarını hatırlatır bana. Genelde
             sloganlar atar bütün manzumeler. İnsan yüreğinden değil ya kulağından ya da gözlerinin kravatın-
             dan tutup kendilerine doğru çekerler. Plastikten dökülmüş çiçeklere de benzetebilir manzumeyi; çiçeğe
             benzerler ama koku vermezler, tohuma binmezler, tomurcuklanmazlar ve açılıp solmazlar. Ama şiir
             yürekte çiçeklenir, yürekte şakır, yürekte döllenir. Şiirde tılsımlı bir musiki vardır, eşyanın aslına yakın
             bir resim vardır, düşüncenin inceliklerini fısıldayan bir felsefe vardır. Dolayısıyla şiirle manzume aynı
             ailenin birer üyesi olsalar da estetik ve fonksiyonel olarak aynı değildir.
             (…)
             İlkyazda adlı şiir kitabınızda şiir poetikanızı belirtirken “soylu şiirden” yana olduğunuz gözleni-
             yor. Bunu ana çizgileri ile belirtmeniz mümkün mü?

             Ağırlıkları ve işçilikleri aynı ama birinin ayarı 18, ötekinin ayarı 24 olan iki altın bileziğin değerleri
             aynı olabilir mi? Şüphesiz ki altının değeri saflığı ile orantılıdır. Soylu şiir de saf altın bilezik gibidir. Bir
             rahmettir; gönül topraklarını beslemek için yağar… Bir kanat sesidir, ruhun ilahi bir musikiye susadığı
             zaman duyulur. Renkli bir ışık cümbüşüdür, sessizliğin ululaştığı saatlerde başlar… Soylu şiir tek ba-
             şına bir hayattır, bir medeniyettir, aşılması mümkün olmayan bir atmosferdir, haramın geçemeyeceği
             bir dar kapıdır, aşkta tam teslimiyet, secdede ebedî diriliştir… Benim teşhisim bu; benim sevdam kıraç
             toprakları gül bahçelerine çeviren, kırık gönülleri gökçe düşlerle bağlayan, sevgiyi, şefkati, merhameti
             bir ışık yağmuru yapan ve kutsal duvağının altından sesli-sessiz zikirle bütün kâinatı bir ışık odaktan
             seyrettirmeye adanan soylu şiirdir.

             (…)
                                                               Hüseyin Tuncer, Bahattin Karakoç ile Şiir Üzerine



             Kelime Dağarcığı:
             ahenk: Renkler, duygular, fikirler, bir bütünü teşkil eden parçalar arasındaki uygunluk, uyum, düzen. armoni: İki veya daha
             çok sesin aynı anda kulağa hoş gelecek bir biçimdeki uyumu, harmoni. bengi su: Abıhayat. Efsaneye göre yalnız Hızır’ın
             içtiği, içeni ölümsüz kılan su, ebedî hayat suyu. bezekleyen: Süsleyen. gökçe: Gök rengi, mavi, bu renkte olan, gökle ilgili,
             semavi, güzel, hoşa giden. iksir: Hayatı ölümsüzleştirme, madenleri altına çevirme vb. olağanüstü etkileri olduğuna inanılan
             sıvı. kaz adımı: Dizi kırmaksızın ve ayağı sert bir biçimde yere basarak yürüme biçimi. kompleks: Karmaşık, anlaşılması
             güç olan, külliye, manzume. poetika: Şiir üzerine düşüncelerin ve teorilerin tümü. tılsımlı: İnsanı kuvvetle etkisi altına alan,
             sırlı, sihirli, büyülü.






                                                                                                   501
   498   499   500   501   502   503   504   505   506   507   508