Page 370 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 370
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 188
7.ÜNİTE > Biyografi-Otobiyografi Kazanım: A.4. 15. Metinlerden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi FİİLLER, YAZIM VE NOKTALAMA 25 dk.
Amacı Fiilin yapısını, kip ve kişisini tespit edebilmek. Kullanılan kipin ve ek fiilin taşıdığı anlamı kavrayabilmek. Nok- Bireysel
talama işaretlerinin kullanılma amaçlarını tespit edebilmek. Yazımda uygulanan kuralların gerekçesini ifade
edebilmek.
Yönerge Aşağıda verilen metni okuyunuz. Soruları metni göz önünde bulundurarak cevaplayınız.
(Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)
EN RENKLİ GEZİSİ
(…)
Anadolu’da Ilgaz dağı, biraz hayal, biraz şarkı, biraz efsane ve biraz da gurbettir. Ama bozkırdan
Ilgaz ormanlarına gömülünce, yolcu ilk defa bir başka toprak üstünde olduğunu anlar. Gerçi bozkıra
alışanlar için Karadeniz’in bu bulutlu ormanlarında, pek çabuk bozkırın hasreti başlar. Ama bozkır-
dan ilk ormanlara giriş daima ruhu kendinden geçirir.
Gazi’nin kafilesi Kastamonu yolunda evvela, Ilgaz doruğuna yakın bir dağ karakolunda karşılanır.
Kastamonu yolculuğu yapan herkes orada dinlenmiştir. Kastamonu-İnebolu yolu nasıl biraz da Ece-
vit hanları demekse, Çankaya-Kastamonu yolculuğu da, biraz Ilgaz karakol durağı demektir. Gazi’ye
öğle yemeği orada ikram edilir. Kastamonu’dan öteberi yiyecekler getirilmiştir. Ilgaz’daki karakol
durağında yenen yemeğin bir özelliği de vardır. Burada ne kadar yemek yenilse, oradaki pınardan su
içen yolcu, biraz zaman geçince mutlaka acıkacaktır.
Kastamonu’dan 20 kadar otomobil, Çankırı-Kastamonu sınırında Gazi’yi karşılamıştı. Kastamonu’ya
25 kilometredeki Beş Değirmenlerde 1000 kadar atlı, yaya yoluna dizilirler. Paşa gene başı açık,
Panama şapkası elinde, hepsini selamlar. Nihayet Kastamonu’ya yaklaşılır. Daha iki kilometreden
şehrin ve kazaların binlerce halkı iki geçeli sıralanmıştır:
“–Yaşasın Gazi’miz, yaşasın kurtarıcımız.”
haykırışları gökleri doldurur. O güne kadar ihmalden, hastalıktan, eşkıyalıktan ve gurbet dertle-
rinden başka bir şey bilmeyen sapa, terk olunmuş, fakat terbiyesi, gelenekleri ile değerli bir halk
toplumu olan Kastamonulular, ilk defa devletle karşılaşmış gibidirler. Ve bu yeni devleti, sırtında gri
keten elbisesi, elinde beyaz Panama şapkası ile, henüz kırk beş yaşına varmamış, ama ardında nice
mihnetler, nice meydan muharebeleri ile beraber nice zaferler sürükleyen genç, sarışın, güleryüzlü
bir nazik insan temsil eder. O gece Kastamonu, bayramlar, şenlikler, fener alayları, oyunlar, esenlik-
lerle sabaha kadar inler.
Gazi ile arkadaşları, bir Kastamonu konağına misafir edilmişlerdir. Yemek orada yenilir. Bir aralık
Gazi balkondan halk oyunlarını, alayları seyreder. Başı daima açıktır. Halk da başlarını açar. Sanki
ondan dağılan; söz, işaret istemeyen bir iradeye sessizce teslim olmuşlar gibidirler. Belli ki bu insan,
ne derse o olacaktır.
(…)
(Düzenlenmiştir.)
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Cilt III, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2005.
369