Page 368 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 368
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 187
7.ÜNİTE > Biyografi-Otobiyografi Kazanım: A.4. 15. Metinlerden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi FİİLDE YAPI, YAZIM VE NOKTALAMA ÇALIŞMASI 25 dk.
Amacı Metinden hareketle farklı yapıda fiil örnekleri yazabilmek. Metinden hareketle yazım ve noktalama uygulama- Bireysel
sı yapabilmek.
Yönerge Aşağıda verilen metni okuyunuz. Soruları metni göz önünde bulundurarak cevaplayınız.
(Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)
AHMET HÂŞİM
(1887, Bağdad - 4 Haziran 1933, İstanbul)
(…)
Galatasaray’daki talebeliğinin son yıllarında Ahmet Haşim, Fransız şiirini, özellikle Fransız ve Bel-
çikalı sembolistleri, bu yolla da batı edebiyatının ve sanatının estetik ve poetik esaslarını yakından
tanımağa çalışmıştır. Halit Ziya Uşaklıgil, “Kırk Yıl” adlı hatıralarında, Haşim’in, kendi nesli içinde
batı şiirini en iyi araştıran, bilen ve okuyan bir sanatkâr olduğunu, Verhaeren, Rodenbach, Samain,
Viele-Griffin gibi sembolist şairleri onun yol göstericiliği sayesinde tanımış olduklarını anlatır.
Ahmet Haşim’in şiirde kendi şahsiyetini göstermeğe başlaması, Şiir-i Kamer adını verdiği bir seri
manzumeyle olur. Önce 1908-1909 yıllarında Resimli Kitap dergisinde, “Dicle’nin ve Annemin Hatı-
raları” umumi başlığı altında çıkan sekiz şiirin adları şöyledir: Rûhum / Çıktığın Geceler / O / Sensiz
/ Hazân / Hasta İken / Çöller / Nehir Üzerinde.
(…)
Haşim’in çocukluğundan getirdiği ve daha sonra sembolizmde de bularak benimsediği motiflerden
biri de akşamdır. Bütün çöl ülkelerinde olduğu gibi Bağdad’da da hayat akşamla başlar, bütün gece
gün ağarana kadar devam eder, şafakla sona erer. Bu sebeple Arap edebiyatında geceye medhiyeler
yazılır. “Yâ leyl!” diye başlayıp bitip tükenmeyen şarkılar gece içindir. Çocukluğu Bağdad’da geçen
Haşim için de akşam ve gece aynı değerdedir. Yine Şiir-i Kamer’lerde hasta annesiyle güneş bat-
tıktan sonra Dicle kıyılarındaki gezintileri dile getirilmiştir. Tıpkı kadın motifinde olduğu gibi, bir
çocukluk hatırası olan akşam, Haşim’in daha sonraki şiirlerinde sembolizmin (bilhassa Belçikalı şair
Emile Verhaeren’in şiir dünyasının) bir unsuru olarak görünür.
Nihâyet, yine şahsiyetinin bir parçası olarak Haşim’in sosyal tarafının bulunmayışını, içe kapanık
bir tip oluşunu, bir yabancılık kompleksine zaman zaman kapılışını (…), kendisini çirkin bulmasını
(Başım şiiri) da şiirini izah edebilecek hususiyetler olarak zikretmek gerekir.
Haşim’de, Türk şiir geleneğinden gelen tesir için, hiç şüphesiz, Sultânî öğrenciliği sırasında altın
devrini yaşayan Servet-i Fünûn şiirini başta zikretmek gerekir. İlk şiirlerinde bu tesirin bulundu-
ğunu söylemiştik. Yine takdir ettiği Abdülhak Hamid’in Makber’inde izleri sezilen Şeyh Gâlib’i de
Haşim’in şiir kültürü içinde saymak gerekir. Sebk-i Hindî üslûbunun bu büyük ustasının divan şii-
rimize getirdiği derin hayâl gücü Ahmet Haşim’i tesiri altına almış olmalıdır. Feyzullah Sacit Ülkü,
1941’de Ülkü mecmuasına yazdığı bir makalede, Haşim’in, Şeyh Gâlib’in Hüsn ü Aşk’ından, mum
alevinde yanan pervâneler, alevden kadehler, ateşten gül bahçesi, erguvan ırmaklar gibi bir takım
motifleri veya benzerlerini kullanmış olduğuna işaret etmektedir.
(…)
Büyük Türk Klâsikleri C 12, Ötüken-Söğüt Yayıncılık, İstanbul, 1992.
367