Page 68 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 68
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 32
2.ÜNİTE > Hikâye Kazanım: A.2.11. Metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal, siyasi, tarihî ve mitolojik ögeleri belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi VATANİ GÖREV 25 dk.
Amacı Metindeki olaylar ile yaşananlar arasında ilgi kurabilmek. Bireysel
1.Yönerge “Kaç Yerinden” adlı hikâye ile ilgili verilenleri ve hikâyenin son bölümünü okuyunuz. Aşağıdaki so-
ruları cevaplayınız.
KAÇ YERİNDEN
(Harp edebiyatı ve propaganda ilk defa Birinci Dünya Savaşı’nda kullanılmıştır. Osmanlı Erkân-ı Har-
biye’si tarafından cephelerde yaşanan kahramanlıkların kayıt altına alınması ve halkın bilgilendirilmesi
amacıyla devrin önemli şair ve yazarları Çanakkale’ye davet edilmiş, oradaki cepheler gezdirilerek sa-
natçılardan hikâye, şiir, makale ve romanlar yazmaları istenmiş. Bu vesileyle Çanakkale’ye gelen Ömer
Seyfettin “Kaç Yerinden” başlıklı hikâyesini kaleme almıştır. Hikâyede, Birinci Dünya Savaşı’nda; Ça-
nakkale’de, Kafkas Cephesi’nde, Bağdat’ta, Suriye’de, Makedonya’da kırk dokuz yerinden yaralanan bir
kahraman anlatılmıştır.)
Özet
Hikâye, kahramanımız ve başarılı çalışmalara imza atmış hatip kişilikli bir doktorun vapurdaki soh-
betiyle başlar. Doktor, kahramanımızın yazdığı bir destanı okur ve eleştirir. Eleştiri, kahramanımızın
gücüne gider. Çünkü doktor, kitaptaki karakterlerin günümüz askerlerinden daha iyi ve daha cesaretli
olmadığını söylemektedir. Kahramanımız doktorun görüşlerini yanlış bulur.
Doktora göre mazi, gerçekleri yansıtmaz ama kahramanımız her şeyi mazi ile ilişkilendirir. Doktor, kah-
ramanımızın hayalperest olduğunu dile getirir ve kahramanımıza kitaptaki kahramanların savaşta ya-
ralanıp yaralanmadıklarını sorar. Kahramanımız, en şiddetli savaşlarda 10 yerinden yara alan askerler
var, der. Doktor da daha önce tedavi ettiği ve vapurda rastlaştığı zabiti göstererek bu adam tam 49 yerin-
den yara almıştı, der. Zabitin tam bir kahraman olduğunu, adının duyulmasını istemediğini, başkaları
gibi kendi reklamını yapmadığını söyler.
Bu zabitin adı Ferhat Ali’dir ve halkın gizli kahramanıdır. Doktor, kahraman ile Ferhat Ali’yi tanıştırır.
Kahramanımız çok heyecanlıdır çünkü kitabında yarattığı hayali kahramanların çok ötesinde ve say-
gı duyulması gereken bir gerçek kahraman ile yan yanadır. İstanbullu zengin bir ailenin oğlu olan bu
kahraman, Almanya’da okumuş, olağanüstü sanatkâr kabiliyetine sahiptir. Harp ilan edilince “kemanın
yayını bıraktığı eline, silahı alarak talimgâha koşmuştur.” Sağ bacağını Galiçya’da kaybeden kahraman,
askerlikten geri kalmamış, şimdi de hava kuvvetlerinde hizmete devam etmektedir.
Kahramanımız elinde tuttuğu kitabını bükerek cebine koyar ve gerçek kahramanların halkın arasında
dolaştığını, aslında bu gerçek kahramanların hikâyelerini yazmak gerektiğini düşünür.
(...)
Doktorun, benim, sesimiz çıkmıyordu. İskeleden iniyorduk. Takma bacağını henüz iyice kullanama-
yan bu yeni, bu medeni, bu milli kahramana bakarak, elimdeki eski kahramanların destanını denize
fırlatmak istiyordum. Utanacak bir şeymiş gibi gayri ihtiyari bu hakir defteri bükerek cebime soktum.
Bilet toplanan tahta parmaklıktan geçtik. Garın geniş mermer merdivenleri önünde ellerimizi sıktı.
Ayrılırken doktora:
- Hem artık azizim, yaralanmaktan bıkmıştım, dedi, tayyarede bu yok işte… En çok buna seviniyo-
rum...
Gar bahçesinin yanında yürürken doktor sordu:
- Nasıl yeni kahramanlar?
-…
(Düzenlenmiştir.)
Ömer Seyfettin, Topuz, Erdem Yayınları, İstanbul,1984.
Kelime Dağarcığı:
erkân-ı Harbiye: Bugünkü Genelkurmay Başkanlığı.
67