Page 71 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 71

33       TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9                           Ortaöğretim Genel Müdürlüğü




           sırada, hatta sık sık kardeşlerini nasıl okutacağından, bizim için neler tasavvur ettiğinden bahsediyorsun. Fakat
           birbirimizden niçin gizleyelim; sen böyle konuşurken sesini titreten şeyde biraz vicdan burkulması ve daha çok
           çaresizliğin acısı yok mu? Ama sen bunun için üzülme, senin elinden ne gelir; hayat böyle işte, yapamazsın ki…
           (...)
           Sonra ben senin dışarıda ne aradığını, evden niçin kaçtığını da biliyorum. Belki de küçük bir (...) Ben onla-
           ra düşman değilim; hatta.., fakat annen.., kadıncağız böyle birine kapılıvereceksin diye tir tir titriyor. Sen ge-
           celerini böyle dışarıda geçirince, kuruntuları, ışıl ışıl caddeleri ve gazinoları masal mağaralarına çeviriyor.
           Fakat bütün bunlara ne lüzum var; sen sanki bunları bilmiyor musun? Ben sanki bütün bu şeylerin senin kalbini
           nasıl sızlattığını bilmiyor muyum? Annen, ben… Sen bize bakma. Bütün budalalık bizde. Biraz hasta olmanı bek-
           ler gibiyiz. Hâlâ bize en çok ait olduğun günlerdeki gibi kalmanı istiyoruz.  Değişebileceğini aklımız almıyor. İşte,
           gözlerimi bir türlü yüzüne çeviremiyorum, sana bakamıyorum. Annen de böyle. Şimdi biz, seni uyandıramayız.
           Çünkü düşünmeye cesaret edemeden biliyoruz ki, artık senin uykun da değişti. Eskiden bizi bekler gibi uyurdun.
           Evet, artık uykun da değişti. Hatta asıl değişiklik uykularında oldu; sen uykularında da bizden uzaklaştın.”
           Başımı çevirdim: Ona baktım. Bunu yaparken romatizmalı kolumu zorlar gibiydim. Fakat içim birdenbire ferah-
           ladı: Sanki yıllardır aradığım bir arkadaşımı bulmuştum. Islık çalmak istiyordum. Perdeleri indirdim; güneş onu
           rahatsız edecekti. Benimkilere benzeyen sert ve siyah sakallı yüzünü hafifçe öperek dışarı çıktım.
           Çayımızı içerken karım biraz dalgındı. Ben, küçük oğlumun çayını gizlice, hiç sevmediği limonla doldurdum.


                                                                       (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
                                                                       Tarık Buğra, Oğlumuz, İletişim Yayınları.


          1.  “Oğlumuz” adlı hikâyede Türk aile yapısının hangi özellikleri görülmektedir?







          2.  Anne ve babanın sorumluluğu hiç bitmeyen ulvi bir görevdir. Siz hikâyedeki babanın yerinde ol-
              saydınız oğlunuza neler söylerdiniz?







          3.  “Babalarımız, çocukluğumuzun kahramanı, gençliğimizin cahili, yaşlılığımızın her şeyidir.” sözünü
              hikâyedeki Ömer’in ruh hâlini dikkate alarak yorumlayınız.







          4.  “Vefa” kelimesi sözlükte, “sevgide bağlılık ve dostlukta sebat” anlamlarında kullanılmaktadır.
              Ömer’in anne ve babasına karşı olan vefası hakkında neler düşünüyorsunuz?






          5.  “Oğlumuz” hikâyesini yazdığı dönemde evli olmayan yazarın, anlattıklarında bu kadar sahici ve
              inandırıcı oluşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?











          70
                                                                                  Hazırlayan: Mustafa YEŞİLKAYA
   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75   76